Loading...
29.07.2022

Yabancı Ülkede Düzenlenen Belge

T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 
E: 2012/12007
K: 2012/30549
T: 30.10.2012 

    ÖZET : Yabancı bir ülkede o ülkenin noteri tarafından kendiliğinden düzenlenmiş olan noter senedi, düzenlendiği ülkenin resmi makamınca verilen ve Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme`nin öngördüğü hususları konu alan onay şerhini taşıyorsa kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi kaydıyla, ayrıca bir tenfiz kararı alınmasına gerek olmaksızın Türkiye`de doğrudan doğruya icra edilebilecek, ilamlı icra takibinin konusunu oluşturabilecektir. Anılan belge, re`sen tanzim edilmiş noter senedi niteliğinde olmadığı gibi, yabancı devletin yetkili makamı veya Türk konsolosluk makamı tarafından onaylanmış değildir. Bu niteliği itibariyle söz konusu belge ilam niteliğindeki belge sayılamaz ve bu belge ile ilamlı icra takibi yapılamaz.

    DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

    KARAR : Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 224. ( HUMK 296 ) maddesinin birinci fıkrasına göre; yabancı devlet makamlarınca hazırlanan resmî belgelerin Türkiye`de bu vasfı taşıması, belgenin verildiği devletin yetkili makamı veya ilgili Türk konsolosluk makamı tarafından onaylanmasına bağlıdır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; "Türkiye`nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerin yabancı resmî belgelerin tasdiki ile ilgili hükümleri saklıdır" düzenlemesine yer verilmiştir.

    İcra ve İflas Kanunu`nun 38. maddesi ilam niteliğindeki belgeler arasında "para borcu ikrarını havi re`sen tanzim edilen noter senetleri"ni de saymıştır.

    Yabancı bir ülkede o ülkenin noteri tarafından kendiliğinden düzenlenmiş olan noter senedi, düzenlendiği ülkenin resmi makamınca verilen ve Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme`nin öngördüğü hususları ( m. 2-3 ) konu alan onay şerhini taşıyorsa kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi kaydıyla, ayrıca bir tenfiz kararı alınmasına gerek olmaksızın Türkiye`de doğrudan doğruya icra edilebilecek, ilamlı icra takibinin konusunu oluşturabilecektir. Şayet noter senedi onaylama biçiminde ise, bu noter senedine dayanılarak ancak ilamsız icra takibi yapılabilir ( Bkz. Tanrıver Süha, İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, Ankara, 1996, S.123. ).

    Somut olayda ilamlı icra takibinin dayanağını oluşturan belge, "Borç senedi ve ödeme taahhüdü" başlıklı, borçlu H. Y.`ın alacaklı O. R. B.`e 2.000.000 TL borcun olduğunu ve borcun 01.07.2010-01.07.2015 tarihleri arasında hangi miktar ve tarihlerde geri ödeneceğini gösteren bir belge olup, bu belgenin altındaki imzaların H. Y. ile alacaklı vekili E. G.`e ait olduğuna ve noter huzurunda imzalandığına ilişkin 30.06.2009 tarihli Helsinki Noterliği`nin onayının bulunduğu, anılan belgenin Fince ve İngilizce aslından Türkçe`ye çevirisinin aslına uygun olduğunun metne şamil olmamak üzere Helsinki Türk Büyükelçiliği`nce 08.03.2012 tarihinde onaylandığı anlaşılmaktadır.

    Anılan belge, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca re`sen tanzim edilmiş noter senedi niteliğinde olmadığı gibi, HMK`nun 224. maddesi uyarınca yabancı devletin yetkili makamı veya Türk konsolosluk makamı tarafından onaylanmış değildir. Bu niteliği itibariyle söz konusu belge İİK`nun 38. maddesinde sayılan ilam niteliğindeki belge sayılamaz ve bu belge ile ilamlı icra takibi yapılamaz.

    O halde mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptali gerekirken şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.