ÖZET : Uyarlama yargılamasında kazanılmış hak kuralının geçerli olmadığı da gözetilerek; sanığın sahte üretilen kredi kartıyla alışveriş yapmak suretiyle menfaat temin etmekten ibaret eyleminin, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı T.C.K.nun 504/3 maddesinde öngörülen "nitelikli dolandırıcılık" ile sonradan yürürlüğe giren 5237 Sayılı T.C.K.nun ise 245. maddesinde düzenlenen "banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması" suçunu oluşturduğu, lehe Kanunun belirlenmesinde karşılaştırmanın anılan kanunların belirtilen bu ve ilgili diğer hükümleri uygulanarak yapılması gerektiği gözetilmelidir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Hükümlü hakkında verilen 16.11.2000 tarih ve 2000/142-353 E-K sayılı mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi üzerine mahkemece 5252 Sayılı Kanun`un 9/3. maddesi gereğince suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı T.C.K.ile 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı T.C.K.nun olaya dair tüm hükümlerinin karşılaştırılması suretiyle lehe kanunun belirlenmesi amacıyla evrak üzerinden yapılan uyarlama sonucu verilen ve temyiz yasa yoluna tabi olan 27.07.2005 tarihli ek kararın tebliği işleminin hüküm fıkrasında başvurulabilir yasa yolunun "itiraz" olduğu şeklinde yanıltıcı belirtilmesi sebebiyle geçersiz olduğu ve kararın bu sebeple usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmakla; hükümlü müdafiinin 24.05.2010 havale tarihli itiraz dilekçesinin temyiz dilekçesi olarak kabulüyle, temyizin. 27.7.2005 tarihli ek karara yönelik ve öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilip, uyarlama sonucu kurulan bu hükmün usulüne uygun kesinleşmemesi sebebiyle sonradan verilen İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi`nin 20.03.2008 tarihli ek kararının hukuken geçersiz olduğu da belirlenerek yapılan incelemede;
1- )5252 Sayılı Kanun`un 9. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, usulüne uygun şekilde duruşma açılıp anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca da önceki mahkumiyet hükmüyle sonradan 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı Kanun`un temel cezanın tayiniyle bireyselleştirilmesine dair tüm hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe hükmün belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde dosya üzerinden karar verilmesi,
2- )Uyarlama yargılamasında kazanılmış hak kuralının geçerli olmadığı da gözetilerek; sanığın sahte üretilen kredi kartıyla alışveriş yapmak suretiyle menfaat temin etmekten ibaret eyleminin, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı T.C.K.nun 504/3 maddesinde öngörülen "nitelikli dolandırıcılık" ile sonradan yürürlüğe giren 5237 Sayılı T.C.K.nun ise 245/3. maddesinde düzenlenen "banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması" suçunu oluşturduğu, lehe Kanunun belirlenmesinde karşılaştırmanın anılan kanunların belirtilen bu ve ilgili diğer hükümleri uygulanarak yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, hükümlü müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 Sayılı Kanun`un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat