ÖZET : Tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından, Tebligat Yönetmeliği`nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için, tebligatın TK`nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği`nin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, dağıtıcının, tebligatı, kendiliğinden 21/2. maddesine göre yapması Kanuna aykırı olup usulsüzdür. Mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabulüyle Tebligat Kanunu`nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinin başlatıldığı, borçlunun, ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürerek usulsüz tebligat şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu`nun Bilinen Adreste Tebligat başlıklı 10/1. maddesinde; ``Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir`` hükmü yer almaktadır. 11/01/2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanun`un 3. maddesiyle eklenen 10/2. maddesinde ise; ``Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır`` düzenlemesine yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu`nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre de; ``Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.`` Bu yönetmeliğe göre, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu`nun 2l/2.maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur. Yani; tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sitemine dair olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından 21/2.maddesine göre tebliğ işlemi yapılamaz.
Somut olayda, şikayetçi borçlu adına çıkartılan örnek 7 ödeme emrinin, borçlunun mernis adresine tebliğe çıkarıldığı, dağıtıcı tarafından 12.03.2013 tarihinde; "Muhatabın gösterilen adresi kayıt sistemindeki adresi olup tebliğ imkansızlığı sebebiyle Tebligat Kanununda değişiklik yapan TK`nun 21/2. maddesi gereği ... Mahalle muhtarına tebliğ edilmiş, 2 numaralı haber kağıdı kapısına yapıştırıldı, en yakın komşu...`a haber verildi" şerhi ile tebliğ işleminin tamamlanmış olduğu, tebliği çıkaran mercii tarafından, bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olması sebebiyle tebligatın TK`nun 21/2. maddesine göre yapılması gerektiğine dair bir şerhin tebliğ evrakı üzerine verilmediği anlaşılmıştır.
Tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından, Tebligat Yönetmeliği`nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için, tebligatın TK`nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği`nin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, dağıtıcının, tebligatı, kendiliğinden 21/2. maddesine göre yapması Kanuna aykırı olup usulsüzdür.
O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabulüyle Tebligat Kanunu`nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK`nun 366 ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat