Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle HMK 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi üzerine, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir dava dilekçesinin verilmesi üzerine ne gibi işlem yapılacağı HMK`nın 122 ve devamı maddelerinde gösterilmiştir. HMK’nın 137 ve devamı maddelerinde ise, ön incelemenin kapsamı, ön inceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verilebileceği ve yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiştir.
Dava şartı yönünden dosya üzerinden inceleme yapılarak HMK`nın 138/1. maddesi gereğince karar verilebilirse de, bunun için de dilekçeler değişimi aşamasının (HMK m.126-136) tamamlanması gerekir (HMK m. 137).
Dava, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra 18.12.2014 tarihinde açılmıştır. Dava dilekçesinin davalılara tebliğ edilmediği görülmektedir. Dilekçelerin değişimi aşaması tamamlandıktan sonra (HMK m.126-136) da, ön inceleme aşamasına geçilmesi, bu aşamada gerekli incelemenin ve gerektiğinde ön inceleme duruşmasının yapılması gerekir (HMK m. 137-142). Ön inceleme aşaması tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez (HMK m.137/1-2). O halde, dilekçelerin değişimi aşaması tamamlanmadan davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi davacının hukuki dinlenilme hakkına (HMK. m. 27) aykırı olmuştur.
Kabule göre de; tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gereklidir. Yargıtayın ve Dairemizin uygulamaları ile birlikte usul ekonomisi de göz önünde bulundurulduğunda, taşınmaz hakkındaki ortaklığın giderilmesine ilişkin dava derdest olduğu sürece muhdesatın tespiti davası açılabilir ve görülebilir.
Somut olaya gelince; Mahkemece dosya üzerinden yapılan incelemede, taraflar arasında ortaklığın giderilmesine ilişkin olarak görülen ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi`nin 2014/289 Esas sayılı dava dosyasında, 2014/1050 sayılı kararı ile 2129 ada 13 parselin satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiği, dosyasının kesinleşme aşamasında bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.
O halde Mahkemece yapılacak iş, öncelikle dava dilekçesini davalı tarafa tebliğ ederek dilekçeler teatisi aşamasının tamamlanmasının sağlanması, davada hukuki yarara esas olan taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasının halen derdest olup olmadığının araştırılıp soruşturulması, davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesat yönünden tespit davası açmasında hukuki yararının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, dava hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi, bulunduğu kabul edildiği takdirde toplanan ve toplanacak tüm delillerin sonucuna göre bir hüküm verilmesi gereklidir. Mahkemece, böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmadan yazılı şekilde hüküm verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK`nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK`un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK`nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 7.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.