(6100 S. K. m. 1) (5510 S. K. m. 101) (506 S. K. m. 134)
Dava, hizmet cetvelinde görülen 5510 sayılı Yasanın 4/a maddesine esas çalışmaların avukat olarak geçtiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme; ilamında belirtilen şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemelerin görevi ve yargı yolu "yasa" ile belirlenmiş olup, kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her safhasında mahkemece resen nazara alınır.(HMK 1. Madde)
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106ncı maddesi ile mülga 506 sayılı Kanunun 134üncü maddesinde, bu Kanunun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği, 5510 sayılı Kanunun 101inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmeye göre; davacının sosyal güvenlik hukukunu ilgilendiren hizmet tespitine ilişkin herhangi bir talebinin bulunmadığı, hizmet cetvelinde görünen bu çalışmalarının niteliğinin tespitine ilişkin talebine dair uyuşmazlığın çözümünde de ne 506 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanunun uygulama yerinin bulunmaması karşısında, sözü edilen uyuşmazlıkla ilgili sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesinin görevli olmadığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu uyuşmazlığın, genel mahkemelerin görev alanına girdiği gözetilip, dava şartlarından olan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMKnun 114/1-b ve 115. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasına girilip yazılı biçimde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.