Loading...
24.06.2022

Sanık, Mağdurun Uğradığı Zararı Ödemek İstediği Halde Mağdur Bunu Kabul Etmezse

T.C. Yargıtay 2. Ceza Dairesi 
E: 2017/ 2579 
K: 2017 / 7495 
T: 10.07.2017

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
24/06/2011 tarihli 2. oturuma Av. ...`in sanıklar vekili olarak katılması, aynı oturumda tüm sanıkların adı geçen avukatın kendi avukatları olduğunu söylemesi, böylece sanıklar ile avukat arasında vekaletname ibraz edilmese bile sanık-müdafii ilişkisinin doğması, 7201 sayılı Tebligat Kanunu`nun 11. maddesinin vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağını öngörmesi, müdafii yerine sanıklara yapıldığından geçersiz olan tebligatların temyiz süresini başlatmaması karşısında, Dairemizin 03/07/2013 tarihli, 2012/27883 E. ve 2013/18297 K. sayılı gereğince gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen Av. ...`in tüm sanıklar yönünden hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşılmakla, sanık ... yönünden 25/05/2012 tarihli, 2011/317 E. ve 2011/730 K. sayılı temyiz isteminin reddine dair ek kararın hukuki dayanaktan yoksun ve yok hükmünde olduğu belirlenerek ve bu nedenle kaldırılmasına karar verilerek yapılan incelemede;

1- Sanıkların yüklenen suçu işlemediklerine dair savunmalarının aksini gösterir, müştekinin teşhis ettiği sanıkların olay günü işyerine geldiklerine dair ifadesi dışında mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delillerin neler olduğu tartışılıp denetime olanak sağlayacak şekilde karar yerinde gösterilmeden yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,

2- Kabule göre de;

a- Sanıkların, müştekinin kuaför olarak çalıştırdığı işyerine giderek hırsızlık suçunu işlediklerinin anlaşılması karşısında, eylemlerinin 5237 sayılı TCK`nın 142/1-b maddesinde tanımlanan hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanunun 141. maddesi uyarınca hüküm kurulması.

b- 22/07/2011 tarihli oturumda sanık ...`in suç nedeniyle oluşan zararın giderilmesi amacıyla müşteki adına 300 TL havale edildiğine ilişkin haber kağıdını ibraz ettiği, müştekinin havale edilen parayı (haberi olmadığından) almadığını, almak da istemediğini belirttiğinin anlaşılması karşısında, sanıkların yasal bir indirim nedeninden yararlanabilmesinin müştekinin kabulüne bağlı tutulamayacağı, bu durumda müştekiye zararının miktarı açıklattırılarak, sanıklara gerekirse tevdi mahalli gösterilip, zararı giderme olanağı sağlandıktan sonra sonucuna göre, 5237 sayılı TCK`nın 168/2 maddesinin uygulanma olanağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafiilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun`un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK`nın 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 10/07/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.