ÖZET : Dava; davacının prim borçlarının zamanaşımına uğradığının tespiti ile Kuruma yatırılan bedelin iadesi istemine ilişkindir. davaya konu ödeme emirlerinin 1999/10 ila 2004/3 aylarına dair olduğu, kapsadığı dönem bakımından 08.12.1993 tarihinden sonra ve 5198 Sayılı Kanun`un yürürlük tarihi olan 06.07.2004 tarihinden önceki döneme dair bulunduğu, bu haliyle 6183 Sayılı Kanun`un 102. maddesi uyarınca ödeme emirlerine konu primin ödenmesi gereken vadesinin rastladığı tarihi takip eden yıl başından itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve vadenin rastladığı tarihi takip eden takvim yılı başından yeniden başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği açıktır.
Belirtilen işyeri yönünden düzenlenen ödeme emirlerinin zamanaşımına uğramış olduğu sabit olduğundan ve ödenecek bir borcun varlığından bahsedilemeyeceğinden, mahkemece Resmi Gazete`de yayımlanarak, öngörülen istisnaları haricinde aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 Sayılı Kanun uyarınca davaya konu borcun yapılandırma kapsamında kaldığının gözetilmesine, bu çerçevede 6552 Sayılı Kanun`un tanıdığı alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığının incelenmesine yer yoktur.
O halde, Yerel Mahkemenin işyeri adına düzenlenen ödeme emirlerinin zamanaşımına uğramış olması sebebiyle iptallerine yönelik verdiği direnme kararı yerindedir. Davacı mahkemeye hitaben yazdığı dilekçesi ile belirtilen şirket ile ilgili açmış olduğu davadan feragat ettiğini belirttiği saptanmıştır. Davacı asilin davadan feragat ettiğine dair bu beyanı çerçevesinde işlem yapılması zorunludur. Böyle bir durumda, direnme kararı Hukuk Genel Kurulu`nca temyizen incelenemez. Hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelenmesine usulen engel oluşturan bu durumun yerel mahkemece değerlendirilip karara bağlanması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.04.2014 gün ve 2013/268 E. 2014/243 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davacı asil ve davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.10.2014 gün ve 2014/13640 E. 2014/20978 K. sayılı ilamı ile;
( … Davaya konu uyuşmazlık, 6552 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya tabi Kurum alacağına ilişkindir.
11.09.2014 tarihli ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak, öngörülen istisnaları haricinde aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 Sayılı Kanun`un 81. maddesiyle 5510 Sayılı Kanuna eklenen Geçici 60. maddesinin 1, 2, 3, 9 ve 19. fıkralarında; “ ( 1 )2014 yılı Nisan ve önceki aylara dair olup bu maddenin yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği hâlde ödenmemiş olan;
a- ) Bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının ( a ), ( b ) ve ( c ) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan, sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi,
b- ) Bu maddeye göre yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenmesi imkânı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi,
c- ) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili kanunları gereğince takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı,
ç ) 30/4/2014 tarihine kadar ( bu tarih dâhil ) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere dair olup bu maddenin yayımlandığı tarihten önce Kurumca resen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edildiği hâlde bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan; özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere dair yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespitler sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi,
d- ) Bu Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının ( g ) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olanların genel sağlık sigortası primi,
e- ) Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 Sayılı Kanun`un 30. maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları sebebiyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara dair borç, asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
( 2 )30/4/2014 tarihine kadar ( bu tarih dâhil ) işlenen fiillere dair olup bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asıllarının %50`si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde idari para cezası asıllarının kalan %50`si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
( 3 ) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların;
a- ) Bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın ( d ) bendinde belirtilen borçlular yedi ay içinde, diğer bentlerde belirtilen borçlular ise üç ay içinde Kuruma başvuruda bulunmaları,
b- ) İlk taksiti bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın ( d ) bendinde belirtilen borçlular sekiz ay içinde, diğer bentlerde belirtilenler ise dört ay içinde, diğer taksitlerini ise ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödemeleri, gerekir.
( 9 ) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
( 19 ) Bakanlar Kurulu, bu maddede öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini, bu maddenin birinci fıkrasının ( d ) bendinde belirtilen borçlular yönünden altı aya kadar, diğer borçlular yönünden ise bir aya kadar uzatmaya yetkilidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yapılandırma hükümlerinden yararlanabilmek için açıklanan yasal düzenlemede belirtilen genel sağlık sigortası primi haricindeki alacaklar bakımından 31.12.2014, genel sağlık sigortası primi alacakları yönünden ise 30.04.2015 tarihine kadar Kuruma başvuruda bulunulması gerekmektedir.
Ayrıca, anılan maddenin 9. fıkrası hükmüne göre de, yapılandırma hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
Mahkemece, yukarda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme gereği, davaya konu borcun yapılandırma kapsamında bulunduğu gözetilmeli, bu çerçevede 6552 Sayılı Kanun`un tanıdığı alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığı incelenmeli, yapılandırma başvuru süresinin bitiş tarihleri ile Geçici 60. maddenin 9. fıkrasının “Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.” hükmü de göz önünde bulundurularak, yapılacak değerlendirmeye göre bir karar verilmelidir.
Bu hukuki olgu çerçevesinde, yeniden inceleme yapılmak üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, davacının prim borçlarının zamanaşımına uğradığının tespiti ile Kuruma yatırılan bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Davacı 1997 yılında %99 hissesi kendisine %1 hissesi kardeşi ...`e ait olan İ... Turizm Rek. Gıda San. Ltd. Şti. unvanlı işyerini açtıklarını, ancak şirketin borçlarından dolayı 1999 yılında kapatmak zorunda kaldıklarını, işyerini kapattıktan sonra 1999 yılında bu sefer kendi adına yeni bir işyeri daha açtığını, fakat bu işyerini de 2004 yılında kapatmak zorunda kaldığını, daha sonra kardeşinin bir ihaleye girebilmesi için borcu yoktur yazısı almak amacıyla Kuruma gittiğinde kendisine 1.076 TL prim borcu olduğunun söylendiğini, bunun üzerine borcu ödemek için Kuruma gittiğini, 1.076 TL lik prim borcunun faiziyle birlikte 27.300 TL olduğunu, kendi adına olan şirketin 23.000 TL lik prim borcunun ise 203.000 TL olduğunu öğrendiğini, kardeşinin ihaleye girebilmesi için ortak oldukları şirket borçlarını taksitlendirmek ve diğer tebligatları da almak zorunda kaldığını, oysa ki prim borçlarının zamanaşımına uğradığını, bu sebeple Kuruma herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, davacının davaya konu işyerine ait 1996/1-1997/2 ve 1997/3-1999/8. aylar arası prim borçları sebebiyle iki adet ödeme emri gönderildiği ancak ödeme emirlerinin tebliğ edilemediği, daha sonra davacının 2006 yılında 5458 Sayılı Kanun uyarınca prim borçlarının yeniden yapılandırılması amacıyla Kuruma müracaat ettiğini, ancak talebi üzerine yeniden yapılandırılan borcun ödenmediğini, daha sonra 1999/9., 10., 11. ve 12. aylara dair prim borçları sebebiyle de iki adet ödeme emri düzenlendiğini ve 29.03.2013 tarihinde tebellüğ edildiğini, davacının 29.03.2013 tarihinde 6183 Sayılı Kanun`un 48. maddesi gereğince borcunu taksitler halinde ödeme talebinde bulunması üzerine Kurumca taksitlendirme yapıldığını ve davacı tarafından 1.250 TL ödendiği, bu haliyle ödeme emrine konu 1996 yılı prim borcu için 01/01/1997, 1997 yılı prim borcu için 01/01/1998 ,1998 yılı prim borcu için 01/01/1999 ve 1999 yılı prim borcu için 01/01/2000 tarihinde başlayan zamanaşımı süresi ve yine 5458 Sayılı Kanuna dayalı 21/06/2006 tarihli yeniden yapılandırma talebi karşısında zamanaşımı süresi sona ermekle birlikte, davacının 6183 Sayılı Kanun`un 48. maddesi gereği, 29/03/2013 tarihli tecil ve taksitlendirme talebi ile zamanaşımının kesilip yeniden işlemeye başlayacağını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece İ... Turizm Rek. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.`ne ait davaya konu borç yönünden davacı tarafından 29.03.2013 tarihinde 6183 Sayılı Kanun`un 48. maddesi uyarınca tecil ve taksitlendirme başvurusunda bulunulup, aynı tarihte ilk ödeme yapıldığından zamanaşımının kesildiği, zamanaşımının kesilmesi durumunda kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlayacağına dair düzenleme karşısında şirkete ait borçlar sebebiyle ileri sürülen zamanaşımı def`ine değer verilmediği, davacının daha sonra açmış olduğu kendi adına tescilli işyerinin prim borçları yönünden yapılan incelemede ise, davaya konu borcun 1999/10 ila 2004/3 aylarına dair dönemi kapsadığı ve primin ödenmesi gereken vadesinin rastladığı tarihi takip eden yıl başından itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 01.04.2013 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin fazlasıyla geçtiği ve ayrıca 28.08.2003 tarihinde yapılan prim borçlarının tecil ve taksitlendirilmesi talebi üzerine de herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi 28.08.2003 tarihini takip eden 2004 takvim yılı başından yeniden başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin de geçtiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle İ... Turizm Rekl. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.`nin prim borçları sebebiyle tebliğ edilen ödeme emirlerine yönelik iptal isteminin reddine, davacı adına tescilli işyeri prim borçları sebebiyle tebliğ edilen ödeme emirlerinin ise zamanaşımına uğramış olması sebebiyle iptallerine karar verilmiştir.
Davacı asil ve davalı SGK vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 Sayılı Kanun`un 81. maddesiyle 5510 Sayılı Kanuna eklenen Geçici 60. maddesi uyarınca prim borçlarının yeniden yapılandırılması konusundaki olanaktan "yararlanmak isteyen borçluların dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır." düzenlemesi; borçlulara yönelik koşul ve yükümlülükleri belirlemiş olup alacaklı Kurum ile prim borçlusu arasındaki borç ilişkisinde mahkemelere yönelik herhangi bir inceleme ve değerlendirme yükümlülüğü getirmediği, hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve kimseyi kendi lehine dava açmaya veya vazgeçmeye zorlama olanağı bulunmadığı, davadan vazgeçme yönünde irade ortaya koymamış davacı yönünden yasal düzenlemelere aykırı işlem yapılması olanağı bulunmadığı gibi, bu yönde sorgulama yapma yükümlülüğü de bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı tarafından 6552 Sayılı Kanun kapsamında alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığının incelenmesine yer olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
I- )... adına 1153231.35 sicil sayılı dosyada işlem gören işyeri adına düzenlenen ödeme emirlerine yönelik yapılan incelemede;
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle zamanaşımına dair mevzuatın değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Hemen belirtelim ki, zamanaşımının başlangıcının ve buna bağlı olarak, somut uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünün saptanmasında, muacceliyet anının belirlenmesi önem taşımaktadır.
Muacceliyet, bir borç ilişkisinde, alacaklının edimi isteyebileceği ve borçlunun da bu isteme uyarak, edimi ifa etmekle yükümlü olduğu anı belirler. Bir başka deyişle, söz konusu anda borç, ifa kabiliyeti kazanır ve alacaklı yine o anda edimi kabul etmekle yükümlü olur. Bir alacağın ya da borcun muaccel olması, ilke olarak edimin ifası için öngörülmüş bulunan vadenin dolmasıyla gerçekleşir. Borcun ifası için öngörülen vade; kanundan, işin özelliklerinden ya da dürüstlük kuralından çıkarılamıyorsa, bu durumda, BK m. 74 hükmü gereğince, borcun “hemen ifa ve derhal icrası talep edilebilir” hükmü uygulama bulacaktır.
506 Sayılı Kanun`un konuya dair 80. maddesi, prim borcunun en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödeneceğini hükme bağlamış olup; kurum alacağının anılan tarihte muacceliyet kesbedeceği belirgindir.
Uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak kanun hükmünün belirlenebilmesi için; Kurumun prim alacaklarına dair zamanaşımı hükümlerindeki değişikliklerin ve yürürlük tarihlerinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bilindiği üzere, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ( SSK )`nun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80. maddesinin 08.12.1993 gün ve 3917 Sayılı Kanun`la değiştirilmesinden önceki dönemde yerleşik uygulama uyarınca; prim alacağı ve gecikme zamları yönünden, anılan Kanun`da zamanaşımı süresine ve başlangıcına dair özel bir düzenleme bulunmadığından, Kurum alacağının zamanaşımı yönünden genel hükümlere tabi olduğu, buna göre, zamanaşımı süresinin 818 Sayılı Borçlar Kanunu ( BK )`nun 125. maddesi uyarınca on yıl olduğu ve zamanaşımının başlangıç tarihi BK`nun 128. maddesi hükmüne göre, alacağın muaccel olduğu tarih olarak kabul edilmekteydi.
Belirtilmelidir ki, prim zamanaşımı, Borçlar Kanunu`nun 128. maddesine göre, alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. 506 Sayılı Kanun`un 80. maddesine göre, her aya ait prim borcunun ertesi ayın sonuna kadar ödenmesi gerektiğinden, zamanaşımının başlangıcı; her prim ayı bakımından o aya dair ödeme süresinin sona erdiği tarih olup, ay be ay ödenmesi gereken prim borcu ertesi ayın sonunda muaccel hale gelmektedir. Bu dönemde zamanaşımının kesilmesi ve durdurulması, bu konuda bir özellik göstermez. Borçlar Kanunu`nun 132. ve ardından gelen maddeleri burada da aynen geçerlidir ( Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Olgaç Matbaası, 1977, shf; 641 ).
506 Sayılı Kanun`un 80. maddesinde 01.12.1993 gün ve 3917 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile anılan madde;
“… Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 21.7.1953 tarih ve 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır…” şeklinde düzenlenmiştir.
3917 Sayılı Kanun`un yürürlük tarihine kadar olan dönemde, Kurumun prim alacakları İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil edilmekte iken, anılan Kanun`la yapılan düzenleme ile 3917 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden itibaren, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde; 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına başlanmıştır.
6183 Sayılı Kanun`un “Tahsil zamanaşımı” başlıklı 102. maddesi uyarınca;
“Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvimi yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.”.
Anılan düzenlemeler karşısında, 08.12.1993 tarihinden itibaren Kurumun prim alacaklarının tahsilinde zamanaşımı yönünden 6183 Sayılı Kanun`da düzenlenen beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaya başlanmış ve sürenin başlangıcı, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak belirlenmiştir.
Açıklanan düzenleme bu kez 30.09.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 Sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu`nun 38. maddesiyle yeniden değiştirilerek; prim alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Kanun`un 51. maddesi hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonrasında bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 24.06.2004 tarih ve 5198 Sayılı Kanun`un 11. maddesiyle bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak; 506 Sayılı Kanun`un 80. maddesinin beşinci fıkrası;
“…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 ve 102. maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır...” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan düzenleme uyarınca, 5198 Sayılı Kanun`un yürürlüğe girdiği 06.07.2004 tarihinden itibaren Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 Sayılı Kanun`un zamanaşımı düzenleyen 102. maddesinin uygulanamayacağı hükme bağlanarak, 3917 Sayılı Kanun`la yapılan değişiklikten önceki; genel hükümlere ve dolayısıyla on yıllık zamanaşımı dönemine geri dönülmüştür.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, zamanaşımı süresi bakımından, 08.12.1993 günü öncesine ve 06.07.2004 sonrasına dair prim ve diğer alacaklar yönünden Kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanunu`nun 125. maddesinde öngörülen ( 10 ) yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanun`un 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına dair 132. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemeler de uygulama alanı bulmaktadır. 08.12.1993 – 05.07.2004 dönemine ait prim ve diğer alacaklar yönünden ise, 6183 Sayılı Kanun`un “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanmakta, anılan madde hükmüne göre ( 5 ) yıl olan zamanaşımı süresinin başlangıcı da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak kabul edilmelidir.
Konu son olarak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu`nun 88 ve 93. maddesiyle düzenlenmiştir.
5510 Sayılı Kanun`un “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 88. maddesinin on altıncı fıkrasında, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Kanun`un 51., 102. ve 106. maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı bildirildikten sonra, yine 5510 Sayılı Kanun`un 17.04.2008 gün ve 5754 Sayılı Kanun`un 56 maddesiyle değişik “Devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı” başlıklı 93. maddesinin ikinci fıkrası,
“… ( Değişik ikinci fıkra: 17/4/2008-5754/56 md. ) Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tâbidir. Kurumun prim ve diğer alacakları; mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı on yıl olarak uygulanır…” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere 5510 Sayılı Kanun`un 93. maddesiyle zamanaşımı süresi ile ilgili olarak özel bir düzenleme getirilmiş, Kurumun prim ve diğer alacaklarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, sürenin başlangıcının ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başı olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsil zamanaşımı, diğer bir ifade ile zamanaşımının süresi ve başlangıç tarihi; alacağın doğduğu, tahakkuk ettirildiği ( muaccel olduğu ) tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenecektir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.12.2013 gün ve 2013/10-433 E. 2013/1649 K.; 20.09.2006 gün ve 2006/21-546 E. 2006/565 K. ile 20.12.2006 gün ve 2006/21-806 E. 2006/814 K. sayılı kararları ).
Yukarıdaki bilgiler ışığında, somut olaya bakıldığında davaya konu ödeme emirlerinin 1999/10 ila 2004/3 aylarına dair olduğu, kapsadığı dönem bakımından 08.12.1993 tarihinden sonra ve 5198 Sayılı Kanun`un yürürlük tarihi olan 06.07.2004 tarihinden önceki döneme dair bulunduğu, bu haliyle 6183 Sayılı Kanun`un 102. maddesi uyarınca ödeme emirlerine konu primin ödenmesi gereken vadesinin rastladığı tarihi takip eden yıl başından itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve ödeme emirlerinin 01.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, bu haliyle 28.08.2003 tarihini takip eden 2004 takvim yılı başından yeniden başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği açıktır.
Sonuç itibariyle, ... unvanlı işyeri yönünden düzenlenen ödeme emirlerinin zamanaşımına uğramış olduğu sabit olduğundan ve ödenecek bir borcun varlığından bahsedilemeyeceğinden, mahkemece 11.09.2014 tarihli ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak, öngörülen istisnaları haricinde aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 Sayılı Kanun uyarınca davaya konu borcun yapılandırma kapsamında kaldığının gözetilmesine, bu çerçevede 6552 Sayılı Kanun`un tanıdığı alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığının incelenmesine yer yoktur.
O halde, Yerel Mahkemenin ... adına 1153231.35 sicil sayılı dosyada işlem gören işyeri adına düzenlenen ödeme emirlerinin zamanaşımına uğramış olması sebebiyle iptallerine yönelik verdiği direnme kararı yerindedir.
Bu sebeple ... adına 1153231.35 sicil sayılı dosyada işlem gören işyeri adına düzenlenen ödeme emirlerine yönelik direnme kararı onanmalıdır.
II- ... Turizm Rek. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. adına 1069660.35 sicil sayılı dosyada işlem gören işyeri adına düzenlenen ödeme emirlerine yönelik yapılan incelemede;
Feragat, 6100 Sayılı HMK`nun 307. maddesinde, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 311. maddede ise, feragatin, kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır.
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Temyiz edilen ve fakat henüz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca görüşülmeyen bir direnme kararı, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmediğinden, bu aşamada davadan feragat mümkündür.
Somut olayda, davacı mahkemeye hitaben yazdığı 30.12.2014 havale tarihli dilekçesi ile ... Turizm Rek. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ile ilgili açmış olduğu davadan feragat ettiğini belirttiği saptanmıştır. Davacı asilin davadan feragat ettiğine dair bu beyanı çerçevesinde işlem yapılması zorunludur.
Böyle bir durumda, direnme kararı Hukuk Genel Kurulu`nca temyizen incelenemez. Hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelenmesine usulen engel oluşturan bu durumun yerel mahkemece değerlendirilip karara bağlanması gerekir.
Bu sebeple ... Turizm Rek. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. adına 1069660.35 sicil sayılı dosyada işlem gören işyeri adına düzenlenen ödeme emirlerine yönelik direnme kararı bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.
SONUÇ : I- ) Yukarıda ( I. ) bentte açıklanan sebeplerle davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarda gösterilen nedenlerden dolayı ONANMASINA,
II- ) ( II ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 07.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat