KARAR : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde; borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, örnek 7 ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürerek usulsüz tebligat şikayetinde bulunduğu, mahkemece, tebliğ işleminin Tebligat Kanununun 20, 21/1 maddesiyle Yönetmeliğin 30, 31 maddelerine aykırı olarak yapıldığı ve geçerli olmadığı gerekçesi ile usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne,tebliğ tarihinin, borçlunun takipten haberdar olduğunu beyan ettiği 23.11.2015 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği görülmektedir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu`nun "aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat" başlıklı 16. maddesinde;"Kendisine tebliğ yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." Yine "muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi" başlıklı 20. maddesinde; "13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır" hükmü yer almaktadır. Aile efradına tebligatı düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 22. maddesinde" Kendisine tebliğ yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, ailesi efradından veya hizmetçi ve uşak gibi müstahdemlerinden birine yapılır. Ancak muhatap namına kendisine tebligat yapılacak olan aile ferdi veya müstahdemin, muhatapla birlikte oturması şarttır. Karı, koca, hısım ve evlatlık gibi birlikte oturan kimseler aynı aile efradından sayılır." Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 26. maddesinde ise; "Bu Tüzüğün 18, 19, 20, 22, 23 ve 24. maddelerinde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memurunca durum ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ tutanağına yazılır; altı imzalattırılarak tebliğ edilecek evrak beyanı yapana verilir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar; almaktan veya imzadan kaçınırlarsa, tebliği yapan, durumu tutanağa yazar ve imzalar" düzenlemelerine yer verilmiştir.
Burada Tüzüğün 26. maddesi, tebliğ memuruna, muhatapla birlikte oturan aile efradının veya müstahdemin, muhatabın geçici olarak başka yere gittiğini belirtmeleri halinde bu durumu tespit etme görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru durumu tespit etmekle kalmayıp, tespitini tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı hakim tarafından denetlenebilir.
Somut olayda; borçluya ödeme emrinin "... mah. ... Cad. No: 45 İç Kapı No: 9 .../..." adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligat parçasına göre "evrak üzerindeki adrese gidildi, muhatap adreste bulunamadı, adreste bulunan muhatabın eşi ... evrakı almaktan ve imzadan imtina ettiğinden, TK.nun 21.maddesi gereğince mahalle muhtarına tebliğ edildi” şerhiyle tebliğ edildiği, bu adresin borçlunun mernis adresi olduğu,her ne kadar borçlu, ödeme emri tebligatının ayrı yaşadığı eşine tebliğ edildiğini, kendisinin bu adreste oturmadığını iddia etmiş ise de borçlunun eşi ile ayrı yaşadığına veya evden uzaklaştırıldığına dair herhangi bir mahkeme kararı veya resmi bir belge ibraz edilmediği görülmektedir.
Bu durumda, Tebligat Kanunu`nun 16 ve 20. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü`nün 22 ve 26. maddeleri hükümlerinin olayda uygulama yeri yoktur.
O halde mahkemece; usulsüz tebligata dair şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK`nun 366. ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat