Loading...
21.07.2022

Tesis Edilen İşleme Karşı Özel Dava Açma Süresi Belirtilmemişse Genel Dava Açma Süresi Esas Alınır

T.C. Danıştay 
İdari Dava Daireleri Kurulu 
Esas: 2005 / 1558 
Karar: 2008 / 1803 
Karar Tarihi: 17.10.2008

ÖZET: Özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde iptali istemiyle dava açılması gereken dava konusu para cezasına ilişkin işlemin içeriğinde kanun yolunun ve süresinin gösterilmemiş olması nedeniyle işlemin tebliğ tarihinden itibaren genel dava açma süresi olan altmış altmış gün içinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmakla, davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararında bu nedenle sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.

(2872 S. K. m. 25) (2577 S. K. m. 7, 11) (2709 S. K. m. 40)

İstemin Özeti: Konya 2. İdare Mahkemesinin 31.1.2005 günlü, E:2005/124, K:2005/50 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Aylin Bayram`ın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile idare Mahkemesinin ısrar kararının dava konusu işlemde kanun yolunun öngörülmemiş olması nedeniyle sonucu itibariyle onanarak işin esası incelenmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Tülin Özgenç`in Düşüncesi: Davacının Diş Protez merkezine vereceği sıvı yakıtın Mahalli Çevre Kurulunca belirlenen spektlerin üzerinde olması nedeniyle 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, idare mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararı davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle bozan Danıştay 6. Dairesinin 5.10.2004 günlü, E:2004/4396 K:2004/4639 sayılı kararına uymayarak eski kararında ısrar eden mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

2872 sayılı Çevre Yasası`nın 25. maddesinde idari cezalara karşı cezanın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili İdare Mahkemesinde itiraz edilebileceği, hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacının 30.10.2003 tarihinde Valilik kaydına geçen 22.10.2003 günlü dilekçe ile çevre para cezasının iptali isteminde bulunduğu, davalı idarece itirazın 7 gün içinde İdare Mahkemesine yapılması gerektiğinin 17.11.2003 günlü yazı ile bildirilmesi üzerine 1.12.2003 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, dava konusu idari para cezasına karşı Yasada belirlenen 7 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davada süre aşımı bulunduğundan aksi yönde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, idare mahkemesince verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:

Dava, davacının Diş Protez Merkezine vereceği sıvı yakıtın mahalli çevre kurulunca belirlenen spektlerin üzerinde olması nedeniyle 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 10.6.2003 günlü, 92 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Konya 2. İdare Mahkemesi 17.5.2004 günlü, E:2003/951, K:2004/536 sayılı kararıyla, davacıların çevre kirliliği yasağına uymadığının somut, kesin ve inandırıcı delillerle ortaya konulmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.

Bu karar temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay Altıncı Dairesinin 5.10.2004 günlü, E:2004/4396, K:2004/4639 sayılı kararıyla; Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı, 7 gün içinde idare mahkemesinde dava açılması gerekirken yasada öngörülmemiş ve kanun koyucunun amacına aykırı bir yol izlenerek idareye itiraz edilmiş olmasının dava açma süresini durdurmayacağı, özel kanunda öngörülen 7 günlük süreden çok sonra 1.12.2003 tarihinde açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle bozulmuş ise de, İdare Mahkemesi bozma kararına uymayarak, 2872 sayılı Çevre Kanunu`nun 25. maddesinde, bu kanuna göre verilen idari para cezalarına karşı 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca idareye başvuru imkanının olmadığı yönünde açık bir düzenleme bulunmadığından davacının dava açmadan önce idareye yaptığı başvurunun dava açma süresini durduracağı ve bakılan davanın süresi içinde açıldığı, kaldı ki, dava konusu olayda Anayasa`nın 40/2. maddesi gereğince davalı idarece dava konusu işlemde davacının bu işleme karşı hangi kanun yollarına hangi sürede başvurabileceğini belirtmesi gerekli iken, dava konusu işlemde davalı idarece bu zorunluluğa da uyulmadığının görüldüğü belirtilerek işin esası incelenmek suretiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.

Davalı idare 31.1.2005 günlü, E:2005/124, K:2005/50 sayılı bu ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

2872 sayılı Çevre Kanunu`nun 25.maddesinde idari cezalara karşı cezanın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesinde itiraz edilebileceği, itirazın idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı düzenlenmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 7. maddesinin 1.fıkrasında dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay`da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hüküm altına alınmış, 11. maddede de <İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa, işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvuru işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.> hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nda açıkça belirtilen genel dava açma süresine tabi olan idari işlemler hakkında idari dava açılmadan önce Yasa`nın 11. maddesi uyarınca idareye başvurma olanağı bulunmakta ise de, özel yasalarında öngörülen dava açma süresine yönelik olarak yasasında yer almayan bir düzenlemenin yorum yoluyla uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı 7 gün içinde idare mahkemesinde dava açılması gerekirken, yasada öngörülmeyen ve kanun koyucunun amacına aykırı bir yol izlenerek idareye itiraz edilmiş olması, dava açma süresini durdurmayacağından, İdare Mahkemesince aksi yönde verilen kararda isabet görülmemiştir.

Diğer taraftan, dava konusu işlemin incelenmesinden, işlem ile 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca para cezası uygulanmasına karar verildiği, cezanın tebliğ tarihinden itibaren (30) gün içinde yatırılmaması halinde 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca tahsil edileceğinin bindirilmekle yetinildiği, ancak işlemin tabi olduğu dava açma süresinin gösterilmediği anlaşılmaktadır.

Anayasa`nın 11. maddesinde, Anayasa hükümlerin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, 40. maddesinin 2. fıkrasında <Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.> hükmü yer almıştır.

İdari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir. Anılan Anayasa hükmü ile de bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.

İdarenin Anayasa`dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmal edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Anayasa`nın 125. maddesinde idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nda açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.

Ancak, İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa`nın 40. madde hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, çevre para cezasına ilişkin işlemin 24.6.2003 tarihinde davacının kardeşine tebliğ edilmek istenildiği, anılan şahsın tebligatı almaktan kaçındığı ve davacının da tebligatı posta idaresinden almaya gitmemesi üzerine tebligatın iade edildiği, davacının 30.10.2003 tarihinde Valilik kaydına geçen 22.10.2003 günlü dilekçesi ile çevre para cezasının iptali isteminde bulunduğu, davalı idarece 17.11.2003 günlü yazıyla para cezasına itirazın 7 gün içinde idare mahkemesine yapılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine 1.12.2003 tarihinde, işlemin 22.10.2003 gününde tebellüğ edildiği belirtilerek bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde iptali istemiyle dava açılması gereken dava konusu para cezasına ilişkin işlemin içeriğinde Anayasa`nın 40. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun olarak kanun yolunun ve süresinin gösterilmemiş olması nedeniyle işlemin tebliğ tarihinden itibaren genel dava açma süresi olan altmış (60) gün içinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmakla, davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararında bu nedenle sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Konya 2. İdare Mahkemesinin 31.5.2005 günlü, E:2005/124, K:2005/50 sayılı ısrar kararının davanın süresinde açıldığı yolundaki bölümünün yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine 17.10.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

Anayasa`nın başlığı altında düzenlenen 40. maddesine 4709 sayılı Kanun`un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkra ile <Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.> hükmü getirilmiş; söz konusu hüküm ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık sağlanması amaçlanmıştır.

İdari dava açma süreleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile diğer özel kanunlarda düzenlenmiştir. İdari Yargılama Usulü Kanunu`nda davanın açılacağı yere göre belirlenen dava açma süreleri, ülke gerçekleri göz önünde bulundurarak tespit edilen genel sürelerdir. Özel kanunlarda belirlenen dava açma süreleri ise, kanunların düzenlenme alanına giren kamu hizmetlerinin özelliklerine göre tespit edilmiştir. Kanun koyucunun, kamu hizmetlerinin özellikleri yanında, bu hizmetlerin diğer kamu hizmetlerine göre önemlerini de göz önünde tutarak belirlediği bu süreler, İdari Yargılama Usulü Kanunu`nda belirlenen dava açma sürelerinden farklı, ayrı bir önem ve özellik taşıyan sürelerdir. Anayasa`nın 40ıncı maddesinin ikinci fıkrası ile idareye getirilen yükümlülüğün yerine getirilmeyerek özel kanunlara dayalı olarak kurulan işlemlerde yargı yerinin ve dava açma süresinin gösterilmemiş olması halinde özel kanunlarda düzenlenen sürelerin gözardı edilerek 2577 sayılı Kanunu`nda öngörülen genel dava açma sürelerinin uygulanması, kanun koyucunun amacının aşılması sonucunu doğuracağı gibi, kamu hizmetinin işleyişini aksatarak idari istikrarın bozulması sonucunu da doğurabilir. Zira, özel kanunlardaki farklı dava açma sürelerine ilişkin kurallar hukuken ayaktadır ve mevcut hukuki düzenlemelerde idarece Anayasal yükümlülüğün yerine getirilmeyerek işlemde kanun yolunun ve dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda İdari Yargılama Usulü Kanunu`nda öngörülen genel dava açma süresinin uygulanacağına ilişkin herhangi bir kural yer almamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu idari para cezasına karşı 2872 sayılı Çevre Kanunu`nun 25. maddesinde belirlenen 7 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu, Mahkeme`ce verilen ısrar kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara karşıyım.