T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2014/8-48
Karar No: 2014/554
Karar Tarihi: 30.04.2014
ÖZET: Dava; esler arasında mal rejiminin tasfiyesi istemine iliskindir. Mahkemece, tasınmazın
edinildigi tarihte eslerin gelirlerinin belirlenerek sosyal statüleri ile konumlarına göre aynı dönemde
yapabilecekleri kisisel harcamaları ile kocanın evi geçindirme yükümlülügü uyarınca yapmıs
olabilecegi harcamalar düsüldükten sonra eslerin yapabilecekleri tasarruf miktarı dolayısıyla katkı
oranları gerektiginde bilirkisi ya da bilirkisilerden denetime elverisli rapor alınmak suretiyle
belirlenmelidir.
(2709 S. K. m. 36) (4722 S. K. m. 10) (743 S. K. m. 152, 170) (4721 S. K. m. 6, 202, 218, 225, 228)
(1086 S. K. m. 337) (6100 S. K. m. 33, 203, 227) (4787 S. K. m. 4) (YHGK 26.06.2013 T. 2012/8-1137
E. 2013/879 K.) (YHGK 17.02.2010 T. 2010/6-46 E. 2010/75 K.)
Dava: Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Aksaray 1. Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.3.2011 gün ve 2006/427 E. 2011/257
K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin
27.02.2012 gün ve 2011/3707 E.- 2012/1184 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, tarafların 1989 yılında evlendiklerini, yurtdısında çalısmaları nedeniyle elde ettikleri
ortak birikimlerle tasınmazların edinildigini açıklayarak 3610 parselin 1/2 payı ile 411 ada 1 parsel,
212 ada 6, 7, 9, 10 ve 11 parsellere yapılan katkı nedeniyle mal rejiminin tasfiyesini istemis, harcını
yatırmak suretiyle verdigi 17.06.2010 tarihli ıslah dilekçesinde fazlaya iliskin haklar saklı kalmak üzere
50.000 TL alacagın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemistir.
Davalı vekili, tasınmazların bosanmadan sonra edinildigini, davacının katkısı bulunmadıgını ileri
sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmustur.
Mahkemece, dava konusu 3610 parsel ile 212 ada 6, 7, 9,10 ve 11 parsellerin mal rejimi sona
erdikten sonra 2006 yılında alındıgını, 411 ada 1 parselin öncesi olan 4128 parsel evlilik birligi
içerisinde mal ayrılıgı rejiminin geçerli oldugu 21.08.1995 tarihinde alınmıs ise de, davacının katkısını
kanıtlayamadıgı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından
temyiz edilmistir.
Taraflar, 20.01.1989 tarihinde evlenmis, 17.04.2000 tarihinde açılan bosanma davasının kabulüne
iliskin yabancı Aile Mahkemesi hükmünün 05.06.2000 tarihinde kesinlesmesi üzerine Aksaray Aile
Mahkemesinin 10.05.2006 tarihinde kesinlesen tanıma kararıyla bosanmıslardır. Baska mal rejimi
seçilmediginden (4722 S.K. m.10) esler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılıgı (743 sayılı
TKM.m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdigi bosanma davasının açıldıgı tarihe kadar ise yasal edinilmis mallara katılma rejimi
geçerlidir (TMK. m. 202, 225 ).
Dava konusu 411 ada 1 parsel 18.07.2003 tarihinde imar yoluyla davalı adına tescil edilmis,
tasınmazın öncesi 4128 parsel olup, mal ayrılıgı rejiminin geçerli oldugu 21.08.1995 tarihinde satın
alma yoluyla davalı adına tescil edilmistir. Diger tasınmazlar ise, satıs yoluyla 08.05.2006 tarihinde
davalı E.. T.. adına tescil edilmistir. Bu açıklamalardan anlasılacagı gibi 411 ada 1 parsel (eski 4128
p.) dısındaki tasınmazlar, taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdigi tarihten sonra 08.05.2006
tarihinde edinilmistir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmis ise de yapılan arastırma ve
inceleme karar vermeye yeterli degildir. Davacı tasınmazların alınmasına Ingilteredeki çalısma ve
birikimleriyle katkıda bulundugunu açıklayarak önce mal rejiminin tasfiyesini istemis, harcını yatırmak
suretiyle verdigi ıslah dilekçesinde fazlaya iliskin haklarını saklı tutarak 50.000 TL alacak talebinde
bulunmustur. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, tarafların Ingilterede gelir getiren islerde çalıstıkları
hususunda uyusmazlık bulunmamaktadır. Davacı da çalısarak belirli bir gelir elde ettigine göre kural
olarak davalı adına kayıtlı 411 ada 1 sayılı parsele katkısının oldugunun kabulü gerekir.
Bosanma kararının kesinlestigi tarihten sonra alınan dava konusu tasınmazların birlikte kazandıkları
parayla alındıgı ileri sürülmüs ancak bu hususta herhangi bir delil sunulmamıs ise de mahkemece
davacı tarafa kanıtlama olanagı tanınmamıstır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36.maddesine
göre, herkes mesru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine,
TMK.nun 6.maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacı vekili dilekçesinde her
türlü delile dayandıgına göre yemin deliline de dayanmıs sayılır. Bu nedenle 411 ada 1 sayılı parsel
dısındaki tüm parseller için mahkemece davacı tarafa davalıya yemin teklif hakkı bulundugu
hatırlatılarak yemin teklif etmek istiyorsa HUMK.nun 337. maddesine (6100 sayılı HMK.227 m.vd.)
göre usulüne uygun biçimde hazırlanacak yemin davetiyesiyle davalının davet edilmesi ve HUMK.nun
(6100 sayılı HMK) yemine iliskin hükümleri dikkate alınarak usulüne uygun bir biçimde davalının
yeminli beyanının alınması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Dava konusu 411 ada 1 parsele gelince; bu tasınmaz yönünden dava; 743 sayılı TKM.nin
170.maddesi uyarınca katkı payı alacagı davası niteliginde olup verilen karar dosya kapsamına uygun
bulunmamaktadır. Mahkemece, iddia ve savunmalar dikkate alınarak tarafların her birinin ayrı ayrı
tasınmazın edinildigi tarihteki, toplam gelirinden tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre
yapabilecekleri kisisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKMnin 152. maddesi uyarınca evi
geçindirme yükümlülügü uyarınca yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri
tasarruf miktarının ne olacagının belirlenebilmesi için konunun uzmanı bilirkisi kurulundan rapor
alınması suretiyle davacı ile davalının çalısmaları karsılıgında elde ettikleri gelirle saglayabilecekleri
katkı miktarının ayrı ayrı saptanması, daha sonra toplam tasarruf miktarı karsısında davacının katkı
oranının bulunması, bulunan bu oranın dava konusu tasınmazın dava tarihindeki degeri ile çarpılarak
katkı payı alacagının tespit edilmesi, ondan sonra uyusmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken
mahkemece bu gereklilige uyulmadan yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar
verilmesi dogru görülmemistir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;
mahkemece önceki kararda direnilmistir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildigi anlasıldıktan ve
dosyadaki kâgıtlar okunduktan sonra geregi görüsüldü:
Karar: Dava; esler arasında mal rejiminin tasfiyesi istemine iliskindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalının yurtdısında çalısmaları nedeniyle elde ettikleri ortak birikimlerle
dava konusu tasınmazları aldıklarını, ancak kayıtların davalı adına olusturuldugunu belirterek; 3610
parselin 1/2 payı ile 411 ada 1 parsel, 212 ada 6, 7, 9, 10 ve 11 parsellere yapılan katkı nedeniyle mal
rejiminin tasfiyesini istemis, 17.06.2010 tarihli ıslah dilekçesinde fazlaya iliskin haklar saklı kalmak
üzere 50.000 TLnin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemistir. .
Davalı vekili tasınmazların bosanmadan sonra edinildigini, davacının tasınmazların edinilmesine
katkısı bulunmadıgını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmustur.
Yerel Mahkemece; 1 Nolu parsele davacının katkısının kanıtlanamadıgı, diger tasınmazların ise
davalı tarafından taraflar arasında evliligin, dolayısı ile mal rejiminin sona ermesinden sonra 2005 ve
2006 yıllarında edinildigini, evlilik sona erdikten sonra edinilen tasınmazlar yönünden mal rejiminin
tasfiyesi istenemeyecegi gerekçesiyle davanın reddine karar verilmistir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesince hüküm yukarıda baslık bölümüne alınan gerekçe ile bozulmus,
mahkemece önceki kararda direnilmis, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmistir.
Baska mal rejimi seçilmediginden, esler arasında yasal mal rejiminin geçerli olmasına göre; tarafların
evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılıgı (743 sayılı TKM.nin 170. m.), bu tarihten
mal rejiminin sona erdigi tarihe kadar (4721 sayılı TMK.nun 225/2. m.) edinilmis mallara katılma
rejiminin (4721 sayılı TMK.nun 202.m) geçerli oldugu konusunda uyusmazlık bulunmamaktadır.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyusmazlık; davalı adına kayıtlı 411 ada, 1 nolu parsele
davacının katkısının kanıtlanıp kanıtlanmadıgı husus ile 3610 nolu parsel ile 12 ada; 6, 7, 9, 10 ve 11
nolu parsellerin taraflar arasında mal rejiminin geçerli oldugu dönemde alınıp alınmadıgı, buradan
varılacak sonuca göre davacının dava dilekçesinde her türlü delil demek suretiyle yemin deliline de
dayanıp dayanmadıgı ve Mahkemece davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasının
gerekip gerekmeyecegi noktasında toplanmaktadır.
Taraflar 20.01.1989 tarihinde evlenmisler, Yabancı mahkemede(Londra) 17.4.2000 tarihinde açılan
bosanma davası kabul edilerek tarafların bosanmalarına karar verilmis,karar 05.06.2000 tarihinde kesinlesmistir. Yabancı bosanma kararı Türkiyede Aksaray 1. Aile
Mahkemesine 18.03.2002 tarihinde açılan davanın kabulüne dair kararın 10.05.2006 tarihinde
kesinlesmesiyle tanınmıstır. Davaya konu tasınmazlardan 1 parsel 21.8.1995 tarihinde; 3610 parsel
ile 6, 7, 9, 10, 11 parseller ise 8.5.2006 tarihinde üçüncü kisiden satınalma yoluyla koca adına tescil
edilmislerdir.
Mal rejiminin tasfiyesi istemini içeren bu davada, tasınmazların edinme tarihleri nazara alınarak 1 nolu
parsel ile diger parseller yönünde bir ayrım yapmak gerekir.
i) 1 nolu parsel dısında kalan tasınmazlar yönünde inceleme;
1 nolu parsel dısında kalan dava konusu tasınmazların taraflar arasındaki mal rejiminin sona erme
tarihinden sonra edinildigi konusunda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyusmazlık
bulunmamaktadır. Özel Dairece bu tasınmazların da 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun mal
rejiminin tasfiyesi hükümlerine(TMK m. 225 vd.) göre tasfiyesi gerektigi, dolayısıyla bu tasınmazlar
yönünden davacıya yemin hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektigi belirtilmistir.
1 nolu parsel dısındaki tasınmazların 4721 sayılı TMKnın yürürlük tarihinden sonra edinilmeleri
nedeniyle, taraflar arasında mal rejimi sona ermemis olsaydı yasal mal rejimi olan edinilmis mallara
katılma rejimi hükümlerine tabi olacagı açıktır. Bu nedenle edinilmis mallara katılma rejiminde hangi
malların tasfiyeye tabi olacagına bakılması gerekir.
TMK m. 228/1 uyarınca; eslerin kisisel malları ile edinilmis malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki
durumlarına göre ayrılır. Bu düzenlemeye göre, eslerin edinilmis ve kisisel malları, mal rejiminin sona
erdigi tarihteki mevcut halleri ile tasfiyeye girecektir. Düzenlemenin karsıt anlamından anlasılacagı
üzere, mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilen mallar, artık edinilmis mallara katılma rejimine
(TMK m. 218) tabi bir mal olarak kabul edilemeyecektir. Eldeki olayda dava konusu 6, 7, 9, 10, 11 ve
3610 nolu parseller mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilmistir. Az yukarıda açıklanan
düzenleme karsısında, bu parsellerin edinilmis mallara katılma rejimine tabi olmadıkları belirgindir. Bu
nedenle davacının bu alacagını 4721 sayılı TMKda düzenlenen esler arasında mal rejimleri
hükümleri(TMK m. 202 vd) uyarınca istemesine yasal olanak bulunmamaktadır. Ne var ki, hukuki
nitelendirme hakime ait olmakla(HMK m.33) davacının sözü geçen tasınmazlara yönelik isteginin
genel hükümler çerçevesinde degerlendirilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Es söyleyisle, 4787
sayılı Aile Mahkemelerinin Kurulus, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. Maddesi uyarınca
Aile Mahkemelerinin görevi;
a) 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Ikinci Kitabından(Üçüncü Kısım hariç) kaynaklanan dava ve
isleri görmek,
b) 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlügü ve Uygulama Sekli Hakkında Kanuna göre aile
hukukundan dogan dava ve isleri görmek, c) 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna iliskin
yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi davalarını bakmak,
d) Kanunlarla verilen diger görevleri yapmak,
Olarak gösterilmis olup, mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilen tasınmazlardan dogan
uyusmazlık esler arasından mal rejimi hükümlerine dahil bulunmadıgından Aile Mahkemelerinin de
göre alanı dısındadır. Görev kamu düzenine iliskin olup, yargılamanın her asamasında resen nazara
alınmalıdır. Açıklanan bu nedenlerle, Mahkemece bu tasınmazlara yönelik istek konusunda
görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı sekilde isin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı
olup, Yerel Mahkemenin direnme kararı bu degisik gerekçe ile bozulmalıdır.
ii) 1 nolu parsele yapılan katkı iddiasının incelenmesine gelince;
Davacının 1 nolu parsele yönelik istegi katkı payı alacagı niteligindedir(743 sayılı TKM m. 170). Evlilik
birligi karsılıklı güven esasına dayalı oldugundan, bir esin diger ese ait bir mala yaptıgı katkıyı
belgelendirmesi ya da kayıt altına alması beklenemez. Esasen eslerin amacı birlikte mal edinmek
oldugu halde, yine aynı güven ilkesi çerçevesinde eslerden biri adına tescil edilmektedir. Konu esler
arasında cereyan etmis olmakla, bir isin diger ese ait bir malın edinilmesine, iyilestirilmesine ve
korunmasına yaptıgı katkı her türlü delille kanıtlanabilecektir(HMK m. 203/1-a). Ne var ki, olayların
esler arasında ve çogu zaman dört duvar arasında olup bittigi göz önüne alındıgında, kimi zaman
katkının tanıkla dahi kanıtlanması güç hale gelebilecektir. Bu halde olagan hayat deneyimleri ve ülke
gerçekleri gibi parametrelerin sübutun kabulünde gözden ırak tutulmaması gerekir (HGK. T.
26.06.2013, E.2012/1137, K.2013/879). Öte yandan Ögreti ve Yargıtay içtihatlarında kabul edildigi
üzere, ispat yükü hayatın olagan akısına aykırı iddia ve savunmada bulunana düser (Kuru, Baki:
Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. II, 6. B, Istanbul 2001, s. 1989; HGK. T. 17.02.2010, E. 2010/6-46, K.
2010/75). Eldeki olayda davacı kadın, dava konusu 1 nolu parseli yurt dısında çalısmaları sonucu elde
edilen birikimlerini kullanmak suretiyle, esi ile birlikte edinildigini ileri sürmüstür. Davalı tanıgı Sifa
tarafların 20 yıldır yurtdısında bulunduklarını ve her ikisinin de isçi olarak çalıstıgını belirtmistir.
Olagan olan evlilik birligi içinde edinilen tasınmaza aynı dönemde çalısan ve geliri bulunan kadının da
katkı yapmasıdır. Kaldı ki tasınmazın edinildigi tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu
Medenisinin 152. maddesi uyarınca evin seçimi, karı ve çocukların uygun biçimde geçindirilmesi
kocaya aittir. Koca tarafından kadının birikimleri ile baska türlü tasarrufta bulundugu da ileri sürülüp
ispatlanmadıgına göre, çalısan kadının evlilik birligi içinde edinilerek koca adına tescil edilen
tasınmaza katkısının bulundugunun kabulü gerekir. Bu suretle Yerel Mahkemece, tasınmazın
edinildigi tarihte eslerin gelirlerinin belirlenerek sosyal statüleri ile konumlarına göre aynı dönemde
yapabilecekleri kisisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKMnin 152. maddesi uyarınca evi
geçindirme yükümlülügü uyarınca yapmıs olabilecegi harcamalar düsüldükten sonra eslerin
yapabilecekleri tasarruf miktarı dolayısıyla katkı oranları gerektiginde bilirkisi ya da bilirkisilerden
denetime elverisli rapor alınmak suretiyle belirlenmelidir.
Hal böyle olunca; 1 nolu parsel yönünden mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, hatalı kabulle önceki kararda
direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının 1 nolu parsel dısında kalan
parseller yönünden (i) bendinde gösterilen degisik gerekçe ile 1 nolu parsel yönünden ise Özel Daire
bozma kararında ve yukarıda (ii) bendinde açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı
Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici madde 3 atfıyla
uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429.maddesi geregince
BOZULMASINA, istek halinde temyiz pesin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı HUMK`nun
440.maddesi uyarınca kararın tebliginden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak
üzere, 30.04.2014 gününde oybirligi ile, karar verildi.