Loading...
17.05.2022

Maddi Delil

T.C. Danıştay 4. Daire
E. 1999/1323
K. 1999/4273
T. 24.11.1999

• ALICILARIN İFADELERİNİN MADDİ DELİL OLARAK KULLANILMASI ( Diğer Delillerle Desteklenmesi Gerektiği )
• DELİL ( Maddi Delil - Alıcıların İfadelerine Dayanan Deliller - Diğer Delillerle Desteklenmesi Gerektiği )
• MADDİ DELİL ( Alıcıların İfadelerinin Maddi Delil Olarak Kullanılabilmesi İçin Diğer Delillerle Desteklenmesi Gerektiği )
213/m.3
3824/m.18,19
ÖZET :Mükelleflere muamelede bulunan ve aralarında husumet bulunmayan alıcıların ifadelerinin maddi delil olarak kabul edilemeyeceği vergi tarhı esnasında bu beyanların diğer delillerle de desteklenmesi gerekmektedir. 
İstemin Özeti :Davacı şirketin 1991 yılı işlemlerinin otomobil alış ve satışıyla ilgili sınırlı olarak incelenmesi sonucu bir kısım hasılatı kayıt dışı bıraktığı iddiasıyla düzenlenen inceleme raporuna göre ve takdir komisyonu kararına dayanılarak re`sen kurumlar vergisi salınıp, fon payı hesaplanmış, kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezaları kesilmiştir. Sivas Vergi Mahkemesi 23.9.1998 günlü ve E:1997/104, K:1998/103 sayılı kararıyla: dosyanın incelenmesinden, otomobil alım satımıyla uğraşan yükümlü şirketin ihtilaflı dönem hesaplarının incelenmesi neticesinde ifadesi alınan müşterilerin bildirmiş olduğu otomobil alış bedelleri ile şirketin tanzim etmiş olduğu faturalar arasında müşteri adına yaptığı bir takım giderlerin ( vergiler, sigorta, plaka tescil giderleri vs ) düşülmesinden sonra toplam net 316.260.000 lira fark olduğu söz konusu farkın satışlarda vade farkının, kampanyalı satışlarda bir takım giderler için fazladan alınan paraların, yardımlaşma usulü özel kampanyalarda otomobil fiyatlarındaki artışların tanzim edilen faturalara yansıtamadığından kaynaklandığının tespit edildiği, şirketin ... Sigorta Anonim Şirketinden elde ettiği 12.999.478 lira komisyon gelirini yasal defterlere gelir olarak intikal ettirmediği, otomobil alış ve satışlarına ait faturalardan hareketle oluşturulan emtia dengesine göre alış ve satışlar arasında fark bulunduğu, yükümlünün yıl içerisinde sattığı ancak faturasını düzenlemediği otomobillere ait 235.595.834 lira fark tutar olduğunun saptanması üzerine re`sen tarhiyat yapılmış ise de, olayda zamanaşımı olmadığı anlaşılarak mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili hususların açıklığa kavuşturulması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre müşterilerin ödediklerini beyan ettikleri bedel ile tanzim edilen faturalar arasındaki fark, kurumun yıl içinde sattığı ancak faturasını tanzim etmediği tutar, yasal defterlere fazladan intikal ettirilen hasılat tutarı ve şirketin ... Sigorta Anonim Şirketinden elde ettiği ancak yasal defterlerine intikal ettirilmeyen komisyon geliri esas alınarak bulunan matrah farkı üzerinden cezalı vergi salınması ve fon payının hesaplanması olaya kusur cezası uygulanması gerektiği, ikmalen ve re`sen salınan vergilerde geçici vergi salınamayacağı dolayısıyla cezada kesilemeyeceğinden geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezasında isabet görülmediği, özel usulsüzlük cezasının da yasal olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen reddine karar vermiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, davacı şirketin eksik beyanda bulunarak vergi ziyama sebebiyet verdiği nedeniyle inceleme raporuna göre yapılan tarhiyatın yerinde olduğu, yükümlü kurum, bilirkişi inceleme raporunun yetersiz olduğunu, eksik incelemeye dayalı tarhiyat yapıldığını ve ikmal en ve re`sen yapılan tarhiyatlarda fon payı hesaplanamayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. 
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir. 
Danıştay Savcısı Nilgün Akpınar`ın Düşüncesi: Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. 
Açıklanan nedenlerle taraflar temyiz isteminin reddiyle vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 
Tetkik Hakimi Fikret Erkan`ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, otomobil bayiliği, servis ve yedek parça ticareti ve ... sigorta acentacılığı faaliyetiyle uğraşan davacı şirketin 1991 yılı işlemlerinin otomobil alış ve satışlarıyla ilgili sınırlı olarak incelenmesi sonucu düzenlenen raporda saptanan matrah farkını takdir eden takdir komisyonu kararına göre yapılan tarhı yata ilişkin bulunmaktadır. 
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketten otomobil alan alıcıların büyük bir kısmı telefon ve yıldırım telgraflarla aranarak, ilgili dönem satışı gerçekleştirilen otomobillerin alıcılarının bildirmiş olduğu otomobil alış bedelleri ile şirketin tanzim etmiş olduğu faturalar arasında fark tespit edilmesi üzerine düzenlenen inceleme raporuna göre re`sen tarhiyat yapıldığı, mahkemece uyuşmazlıkla ilgili yaptırılan bilirkişi incelemesine ilişkin raporda belirtilen matrah kalemlerine ilişkin matrah farkı ve davacı şirket lehine tespit edilen yasal defterlere fazla intikal ettirilen hasılat farkı yerinde görülerek bilirkişi raporunda hesaplanan tutar üzerinden tarhiyatın yapılmasına hükmolunduğu anlaşılmakta ise de otomobillerin satışından uzun bir süre sonra telefon ve yıldırım telgraflarla alınan alıcı ifadelerinin doğru olup olmadığı konusunda hiçbir araştırma yapılmadan, somut tespitlere yer verilmeden ve hukuken geçerli bir belge ve kayda dayanılmadan otomobil alış bedelleri ile şirketin tanzim ettiği faturalar arasında bulunan matrah kalemine ilişkin yapılan tarhiyatta ve mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişice düzenlenen rapora göre bu matrah farkına ilişkin bulunan miktar üzerinden tarhiyatın onanmasında isabet görülmemiştir. Diğer matrah kalemleri üzerinden bulunan matrah farkına ilişkin yapılan tarhiyat ise yerindedir. Ayrıca ikmal en ve re`sen yapılan tarhiyatlarda fon payı hesaplanmasına olanak bulunmaması nedeniyle hesaplanan kaçakçılık cezalı fon payının kusur cezalı olarak onanmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. 
Davalı idarenin, temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. 
Açıklanan nedenlerle davacı şirketin temyiz isteminin kısmen kabulüyle mahkeme kararının alıcıların ödediklerini beyan ettikleri emtia bedeli ile tanzim edilen satış faturaları arasında saptanan fark üzerinden yapılan tarhiyata ve hesaplanan cezalı fon payına ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir. 
TÜRK MİLLETİ ADINA 
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: 
davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. 
Uyuşmazlık, otomobil bayiliği, servis ve yedek parça ticareti ve ... sigorta acentacılığı faaliyeti yapan davacı şirketin 1991 yılı işlemlerinin otomobil alış ve satışlarıyla ilgili sınırlı olarak incelenmesi sonucu düzenlenen raporda saptanan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyata ilişkin bulunmaktadır. 
213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılmayacağının belirtildiği, aynı kanunun 134 üncü maddesinde de, vergi incelemesinden amacın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu öngörülmüştür. Buna göre mükelleflerle muamelede bulunan ve aralarında herhangi bir husumet bulunmayan alıcıların ifadelerinin maddi delil kabul edilerek vergi tarh edilmesi mümkündür. Ancak alıcı beyanlarının vergiyi doğuran olayla olan ilgileri nedeniyle vergilendirmede maddi delil olacağı genel kabul gören bir ilke olmakla birlikte bu beyanların diğer delillerle desteklenmesi gerekmektedir. 
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, davacı şirketten otomobil alan, alıcıların büyük bir kısmının telefon ve yıldırım telgraflarla aranarak, ilgili dönem satışı gerçekleştirilen 297 adet otomobil alıcısından ancak 196 sına ulaşıldığı, 60 alıcının bildirmiş olduğu otomobil alış bedelleri ile şirketin tanzim ettiği faturalar arasından toplam 316.260.000 Lira fark tespit edildiği, şirketin ... Sigorta Anonim Şirketinden elde ettiği 12.999.478 Lira komisyon gelirini yasal defterlere gelir olarak intikal ettirmediği ve otomobil alış ve satışları arasındaki emtia dengesine göre yıl içerisinde satılan ancak faturası verilmeyen otomobillere ait 235.595.834 lira fark tutarın saptanması üzerine düzenlenen inceleme raporuna göre takdir komisyonu kararına dayanılarak re`sen tarhiyat yapıldığı, mahkemece uyuşmazlıkla ilgili hususların açıklığa kavuşturulması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesine ilişkin raporda belirtilen yukarıda anılan kalemlere ait matrah farkı ve davacı şirket lehine tespit edilen yasal defterlere fazla intikal ettirilen hasılat farkı yerinde görülerek bu raporla hesaplanan tutar üzerinden tarhiyatın yapılmasına hükmolunduğu anlaşılmakta ise de, otomobillerin satışından uzun bir süre sonra telefon ve yıldırım telgraflarla alınan alıcı ifadelerinin doğru olup olmadığı konusunda hiçbir incelene ve araştırma yapılmadan, somut tespitlere yer verilmeden, hukuken geçerli bir belge ve kayda dayanılmadan, alıcı beyanlarındaki değerler doğrudan satış bedeli olarak kabul edilerek alış bedelleri ile şirketin tanzim ettiği faturalar arasında bulunan matrah kalemine ilişkin yapılan tarhiyatta ve mahkemece bilirkişice düzenlenen rapora göre bu hususa ilişkin bulunan miktar üzerinden tarhiyatın onanmasında isabet görülmemiştir. Davacı şirket hakkında ... Sigorta Anonim Şirketinden elde ettiği komisyon gelirini yasal defterlere intikal ettirmemesi ve satışı yapılan bir kısım emtia için fatura düzenlememesi nedeniyle bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyat ise yerindedir. Bu durumda, yerinde görülen bu matrah kalemleri ve bilirkişi raporunda saptanan yasal defterlere fazladan intikal ettirilen hasılat farkı göz önüne alınarak belirlenecek miktara göre mahkemece yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. 
3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun`un Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine ilişkin Hükümler" başlıklı altıncı bölümünde yer alan 18 inci maddesinin a bendinde kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir ve kurumlar vergilerinin %10 oranında ayrıca fon payı ödeyecekleri, 19 uncu maddenin 2 nci fıkrasında ise yıllık, münferit ve özel beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payının ilgili gelir veya kurumlar vergilerinin ödeme süreleri içinde ödeyeceği öngörüldüğü, yükümlülerin beyannamelerinde hesapladıkları vergi üzerinden fon payı ödemeleri gerektiğinden, ikmalen ve re`sen yapılacak tarhiyatlarda ayrıca fon hesaplanmasına olanak bulunmaması nedeniyle hesaplanan kaçakçılık cezalı fon payının kusur cezalı olarak onanması yerinde görülmemiştir. 
Açıklanan nedenlerle, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde yeniden bir karar verilmek üzere Sivas Vergi Mahkemesi`nin 23.9.1998 günlü ve E:1997/104. K:1998/103 sayılı kararının bozulmasına, davalı idarenin temyiz isteminin reddine, 24.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.