Loading...
29.06.2022

Kişilik Haklarına Haksız Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 
E. 2010/4-640
K. 2010/645
T. 8.12.2010

ÖZET : Dava, kişilik haklarına haksız saldırı sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu konuşma bir bütün olarak incelendiğinde; hükümetin icraatlarına yönelik düşünce açıklaması niteliğinde olduğu, hükümetin başı olarak başbakanlık görevini yürüten davacının kişilik haklarının doğrudan hedef alınmadığı, davacının adının konuşma öncesinde basında genişçe yer almış bulunan mal varlığı ile ilgili iddialar nedeni ile geçtiği, davalının gazeteci yazar sıfatı ile yaptığı konuşma sırasında bu iddialarla ilgili düşünce açıklamasında bulunarak eleştirilerini dile getirdiği, konuşmanın tümü itibariyle davacının kişiliğine yönelik saldırı bulunmadığı, başka bir deyimle eleştiri sınırları içinde kalındığı gözetilerek davanın tümden reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.10.2007 gün ve 241-343 Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6.10.2008 gün ve 716-11302 Sayılı ilamı ile;

( ... Dava, kişilik haklarına haksız saldırı sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, davalının İzmir ili Gündoğdu meydanında 13.5.2007 tarihinde yapılan Cumhuriyet mitinginde konuşma yaptığını, bu konuşma sırasında özetle"... ya Recep Tayyip Erdoğan garip adam, garip fukara adam. Ya bu üç milyon dolara gemi nasıl alındı.

Tanesi 1 trilyondan 5 tane ev nasıl alındı. Bunun hesabını sandıkta sormayacak mısınız? Hırsızlık yolsuzluk yapanların, yobazların yanına mı bırakacaksınız?... " demek sureti ile kişilik haklarını hedef alarak ithamlarda bulunduğunu, eleştiri sınırlarını aştığını beyanla tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı, gazeteci olduğunu, davaya konu konuşma metninin basın özgürlüğü ve düşünceyi ifade özgürlüğü içinde değerlendirilmesi gerektiğini, davacının siyasetçi olup sert eleştirilere açık olması gerektiğini, mal varlığına yönelik eleştirilerin basında yer alan güncel ve haber konusu olan objektif bilgiler olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; davalının yaptığı konuşmada yer alan ifadelerin, eleştiri sınırlarını aştığı, davacının kişiliğine yönelik onu rencide eden, toplum içinde ve kendi çevresinde yanlış tanınmasına ve anlaşılmasına sebep olabilecek incitici rahatsız edici beyanlar olduğu, siyasetçilerin de toplumun tüm fertleri gibi saygıyı hak ettiği, davalının ifadeleri ile düşünce arasında oransal bağ olmadığı ve davacının kişilik haklarına haksız bir saldırı bulunduğu gerekçesiyle dava kısmen kabul edilmiştir.

Dava konusu konuşma bir bütün olarak incelendiğinde; hükümetin icraatlarına yönelik düşünce açıklaması niteliğinde olduğu, hükümetin başı olarak başbakanlık görevini yürüten davacının kişilik haklarının doğrudan hedef alınmadığı, davacının adının konuşma öncesinde basında genişçe yer almış bulunan mal varlığı ile ilgili iddialar nedeni ile geçtiği, davalının gazeteci yazar sıfatı ile yaptığı konuşma sırasında bu iddialarla ilgili düşünce açıklamasında bulunarak eleştirilerini dile getirdiği, konuşmanın tümü itibariyle davacının kişiliğine yönelik saldırı bulunmadığı, başka bir deyimle eleştiri sınırları içinde kalındığı gözetilerek davanın tümden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir... ),

Gerekçesiyle temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebeplerle bozulmasına, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, oyçokluğu ile karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 8.12.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.