Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne. yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R
Davacı, davalının 31.05.2007 tarihli sözleşme ile vergi dairesine olan borcunu ve bundan doğacak faizleri 15.08.2007 tarihinden itibaren aylık 500,00-TL taksitle ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle .... İcra Müdürlüğü`nün 2007/5076 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, .... Sulh Hukuk Mahkemesi`nin 2008/220 esas sayılı dosyasıyla itirazın iptali davası açtığını, bu dosyada davalının icra takibine dayanak sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ettiğini, bunun üzerine Adli Tıp Kurumu`ndan rapor alınması yönünde ara karar kurulduğunu, masrafları yatıramadığından davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, başlangıçta sözleşme altındaki imzayı kabul eden davalının sonrasında imza inkarında bulunmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, 5.665,00-TL alacağının 15.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, alacak talebine ilişkindir. Mahkemece,..... Sulh Hukuk Mahkemesi`nin 2008/220 esas sayılı dosyasında aynı alacağa yönelik yapılan yargılama neticesinde davacının adli tıp giderini yatırmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, ancak bu kararın kesin hüküm niteliği taşımadığı, esasa ilişkin verilmiş karar olmadığı, bilirkişi giderinin yatırılmamasından dolayı verilmiş red kararı olduğundan kararın usule yönelik olduğunun kabulü gerektiği, davalının davacı tarafından yazılı belgeyle kanıtlanan alacağa yönelik borçlu olmadığını savunduğu, ancak iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kesin hüküm hususu 6100 sayılı HMK`nın 114/1-i maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiş olup aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması gerektiği belirtilmiş ve aynı yasanın 115. maddesi gereğince mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır. Davacı tarafından davalı aleyhine .... Sulh Hukuk Mahkemesi`nin 2008/220 esas sayılı dosyasıyla açılan davanın davacı tarafından kanıtlanamadığından reddine karar verildiği, davanın esastan reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.