Loading...
20.04.2022

Islah Dilekçesine Rağmen Taleple Bağlılık İlkesi Olarak Karar Verilemez

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 
Esas: 2017 / 1603 
Karar: 2017 / 933 
Karar Tarihi: 10.05.2017

 

Mahkemesi :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki “Aile konutu şerhi konulması, tapu iptali ve tescil” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4. Aile Mahkemesinin davanın kısmene dair verilen 24/06/2013 gün ve 2010/666 E., 2013/512 K. sayılı karar, davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.07.2014 gün ve 2014/12999 E., 2014/15762 K. sayılı kararı ile; 
"…Dava, aile konutu olan ve hak sahibi eş tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalılardan ...`a satılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile, davalılardan Şaban Ürgüncü adına tescili ve taşınmazın tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkindir.
Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK md. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik, ölümle veya boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer ve diğer eşin rızası alınmadan yapıldın tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Dava konusu taşınmazı devreden davalı eş Şaban Ürgüncü 16.12.2012 tarihinde ölmüştür. Evlilik ölüm ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir. Bu husus gözetilerek konusuz kalan dava hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayanılmak suretiyle yazılı şekilde "dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris Şaban Ürgüncü adına tapuya tesciline" karar verilmesi doğru görülmemiştir....”

gerekçesiyle karar oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava aile konutu şerhi konulması ve tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 

Davacı Ayten vasisi Nurcan vekili fiilen aile konutu olan taşınmazın demans hastalığı nedeniyle ehliyetsiz olan babası malik Şaban Ürgüncü tarafından 30/07/2009 tarihinde bu taşınmazın aile konutu olduğunu ve malik olmayan eşin satışa muvafakat etmediğini bilen kötü niyetli davalı ...’e mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak temlik ve tescil edildiğini, devir işleminin, taşınmazın aile konutu olması, ehliyetsizlik, hile ve muvazaa hukuki nedenleriyle baştan itibaren batıl olduğunu belirterek davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın diğer davalı Şaban Ürgüncü adına tesciline, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ... ve Şaban vekili davanın samimi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davacı vasisi Nurcan vekili 11.04.2013 tarihli dilekçe ile davalı Şaban’ın vefatı üzerine mirasçılarının davaya dahil edilmesi talebinde bulunmuştur.

Davalı Şaban mirasçısı Sibel davayı kabul ettiğini bildirmiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

Davacı vasisi Nurcan vekili 15.05.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı ... adına tapuda kayıtlı taşınmazın müteveffa Şaban Ürgüncü tarafından sağlığında yapılmış olan devir ve tescilin aile konutu olması, ehliyetsizlik, muvazaa ve hile nedenleriyle sakatlanmış olmasından dolayı açmış olduğu davalı ... adına olan kaydın iptali ile taşınmazın yargılama sırasında vefat eden davalı Şaban Ürgüncü adına tescili talebini Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun (HMK) 176. maddesi uyarınca ıslah ettiğini ve dava konusu taşınmazın öncelikle aile konutu olduğunun tespit edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel mahkemece taşınmazın aile konutu olduğunu ve davalı ...’in bu durumu ve satışa davacının rızasının bulunmadığını bildiğini, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesi koşullarının da gerçekleşmediğini belirterek davanın kısmen kabul kısmen reddi ile dava konusu yapılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris Şaban Ürgüncü adına tapuya tesciline ve aile konutu olduğunun tespitine, evliliğin ölümle sona erdiği anlaşıldığından tapuya aile konutu şerhi konulması talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmün davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan sebeple oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece dava konusu taşınmazın evlilik birliği sürecinde aile konutu olduğu bu nedenle tespit hükmü niteliğindeki talebin kabulünün gerektiği, bu hususun şerh olarak tapuya kaydında ise eşlerden birinin ölümü nedeniyle davacının hukuksal yararı olmadığından ve ölümle sona ereceğinden talebin reddedilmesi gerektiği, tapu iptali ve tescil talebi yönünden ise davalı (eski önceki malik) ölmüş olsa bile, aile konutu niteliğindeki taşınmazın davacı haklarını çiğneyerek, kötü niyetle yapılan satış ve devir irade ve işleminin korunmaması gerektiğini, davalı yanın aile konutuna dair taşınmazın satın alımında evlilik birliğini bilmekle edimlerin iadesi gerektiği, TMK’nın 2. maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanmayacağı belirtilerek önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, aile konutu niteliğini haiz taşınmazın malik olan davalı eş tarafından 3. kişiye satılması üzerine davalı eşin ölümü halinde davacı eşin TMK’nın 194. maddesinde sağlanan korumadan yararlanıp yararlanmayacağı burada varılacak sonuca göre tapu iptali ve tescil talebinin konusuz kalıp kalmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki, uyuşmazlığın çıktığı tarihte yürürlükte olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HMUK) 83. ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş; 83. maddede davanın her iki tarafının da yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği; 84. maddede, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikatın bitimine kadar yapılabileceği belirtilmiş benzer hükümlere 6100 sayılı HMK`nın 176 ve 177/1. maddelerinde yer verilmiştir. 

Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. 

Eş söyleyişle ıslah, iyiniyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur

Kural olarak dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. 

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı taraf dava dilekçesinde “aile konutu niteliğini haiz davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile önceki malik Şaban adına tescili” talebini davalı Şaban’ın ölümünden sonra 15.05.2013 tarihli dilekçe ile “taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesi” şeklinde ıslah etmiş, böylelikle davanın konusunu değiştirmiştir. Mahkemece talep aşılmak suretiyle hem dava dilekçesinde belirtilen aile konutu şerhi konulması, tapu kaydının iptali ile önceki malik adına tescili talepleri hakkında hüküm kurulmuş, hem de ıslah dilekçesi ile talep edilen “aile konutu olduğunun tespitine” yönelik karar oluşturulmuştur.
HMK’nın 26/1. (mülga HUMK m.76) maddesi gereğince “hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez”. O halde, mahkemece talebin aşılması suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle direnme kararının bozulmasına; bozma nedenine göre davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. 
SONUÇ: Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.05.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.