ÖZET : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu aval verenin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emri tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte takip konusu bonodaki imzaya itiraz ettiği görülmektedir. Alacaklı, takip dayanağı bonoda borçlu aval verene atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu itiraz halinde ispat etmek zorundadır. Mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu gözönünde bulundurularak, öncelikle imzanın borçluya ait olduğuna dair alacaklının elindeki deliller sorulup, HMK`nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması yönünde işlem yapıldıktan sonra İİK`nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünü tersine çevirerek alacaklı yerine borçlu tarafa kesin mehil verilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu aval verenin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emri tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte takip konusu bonodaki imzaya itiraz ettiği görülmektedir.
İİK`nun 170. maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesine göre; "İcra mahkemesi 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir." Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir ( HGK`nun 26.04.2006 tarih, 2006/12-259 E, 2006/231 K. sayılı kararı ).
6100 Sayılı HMK`nun 114. madesinin "g" bendinde gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, aynı Kanun`un 115. maddesinin 1. fıkrasında, bu koşulun mevcut olup olmadığını mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK`nun "Harç ve Avans Ödemesi" başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrası, harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.
"Delil ikamesi için avans" başlıklı HMK`nun 324. maddesinin birinci fıkrasında ise; "Taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler" hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında, tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, HMK`nun 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK`nun 114. maddesinin "g" bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir.
Somut olayda, mahkemece, 16.12.2015 tarihli tensip tutanağının 10 numaralı ara kararı ile imza itirazına yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılması için 300.00 TL`nin yatırılması hususunda borçluya iki haftalık kesin süre verildiği, yine 11 numaralı ara karar ile de davacının imzalarını içeren beş adet resmi kurum adının bildirilmesi için bir hafta kesin süre verildiği, mahkemece verilen sürelerde belge asıllarının bulunduğu kurumların bildirilmediği ve gerekli delil avansının yatırılmadığı gerekçesiyle itirazın ispatlanamadığından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Alacaklı, takip dayanağı bonoda borçlu aval verene atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu itiraz halinde ispat etmek zorundadır. Mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu gözönünde bulundurularak, öncelikle imzanın borçluya ait olduğuna dair alacaklının elindeki deliller sorulup, HMK`nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması yönünde işlem yapıldıktan sonra İİK`nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünü tersine çevirerek alacaklı yerine borçlu tarafa kesin mehil verilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK`nun 366 ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat