ÖZET : Borçlu murisin takip dayanağı sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yeraldığı görülmekte olup, alacaklı kooperatif tarafından mirasçılar hakkında ilamlı icra takibi başlatılmıştır. Borçlular vekili, dayanak senetlerin ilam niteliğini taşımadığını ileri sürdüğüne göre, öncelikle, takip dosyasındaki örnekleri okunaklı olmayan dayanak senetlerin asılları getirtilerek, 1581 Sayılı Kanunun l2.maddesi kapsamında ilam niteliğinde olup olmadıkları tespit edilerek, ilam niteliğini taşıdıklarının anlaşılması halinde, diğer itiraz ve şikayet nedenleri incelenerek karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Muzaffer Aydın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Alacaklı tarafından başlatılan Tarım Kredi Kooperatifi borç senedine dayalı ilamlı takibe karşı borçlular vekili icra mahkemesine başvurusunda; diğer şikayetlerinin yanında dayanak belgenin ilam niteliğinde olmadığını, belgedeki imzanın muris R.D.`ye ait bulunmadığını ileri sürerek takibin iptalini istemiştir.
1581 Sayılı Kanunun 12.maddesine göre; "Kooperatiflerin kredi ile ilgili alacak senetleri, kayıtları ve her türlü taahhütname ve sözleşmeler ortağın oturduğu veya kooperatifin bulunduğu köy veya mahalle ihtiyar heyetleri tarafından parasız olarak tasdik olunur. Bu suretle tasdik olunan senetler ve belgeler İİK.nun 38. maddesinde yazılı belgeler hükmündedir" . İİK.nun 38. maddesine göre ise; "Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re`sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir". Dolayısıyla 1581 Sayılı Kanunu`nun 12.maddesinde belirtilen nitelikte Tarım Kredi borç senedine dayanılması halinde ayrıca ilama gerek bulunmaksızın ilamlı icra yolundan yararlanılabilir. Ancak maddede açıkca, söz konusu senetlerin köy veya mahalle ihtiyar heyetleri tarafından tasdik edilmesi halinde ilam niteliğini kazanabileceği vurgulanmıştır. Şehir Ve Kasabalardaki Mahalli Muhtar Ve İhtiyar Kurulları Tüzüğünün 4. maddesinde; "mahalle muhtar ve ihtiyar kurulu, bir muhtar ve dört üyeden kurulur ... " hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, borçlu murisin takip dayanağı 431 nolu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yeraldığı görülmekte olup, alacaklı kooperatif tarafından mirasçılar hakkında ilamlı icra takibi başlatılmıştır. Borçlular vekili, dayanak senetlerin ilam niteliğini taşımadığını ileri sürdüğüne göre, mahkemece, öncelikle, takip dosyasındaki örnekleri okunaklı olmayan dayanak senetlerin asılları getirtilerek, 1581 Sayılı Kanunun l2.maddesi kapsamında ilam niteliğinde olup olmadıkları tespit edilerek, ilam niteliğini taşıdıklarının anlaşılması halinde, diğer itiraz ve şikayet nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.`nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat