(6100 S. K. m. 1, 341, 362, 391, 394)
Dava ve Karar: S.. G.. ile A.. G.. aralarındaki boşanma ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı davasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair İzmir 1. Aile Mahkemesi`nden verilen 26.08.2015 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay`ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmaz üzerinden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 50.000 TL katılma alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 26.08.2015 tarihli tensip kararının 8. bendinde açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi üzerine; ara karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMKnun 391/3. ve 394/5. fıkralarında ihtiyati tedbir ile ilgili olarak mülga 1086 sayılı HUMKnda yer almayan yeni bir hak arama yolu öngörülmüş ve HMKnun 341. maddesinde İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar, HMKnun 362. maddesinde ise Temyiz edilemeyen kararlar başlığı altında yer alan düzenlemelerden sözü edilen kanun yolundan maksadın istinaf olduğu hususu açıkça hüküm altına alınmıştır.
Ne var ki, HMKda öngörülen kanun yollarından istinaf başvurularının inceleneceği merciler olan Bölge Adliye Mahkemelerinin henüz kurulmaması nedeniyle HMKna daha sonra eklenen Geçici 3. maddeyle istinaf hükümlerinin uygulanması Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar ertelenmiş ve bu amaçla birtakım genel geçiş hükümleri öngörülmüştür.
Bilindiği üzere, ihtiyati tedbir, HMKda Geçici Hukuki Korumalar üst başlığı altında taraflar arasındaki ihtilafın çözümüne katkı sağlayan ve asıl yargılamada verilen hükmün gerçekleştirilmesini temin eden ve hakların korunması bağlamında aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek bir usul hukuku müessesesi olduğunda kuşku yoktur. Temyiz yolu da, açık bir şekilde hatalı veya kanuna aykırı biçimde ortaya çıkmış kararların düzeltilmesini amaçlayan olağan bir kanun yoludur. Bu anlamda temyiz hukukun hiç uygulanmaması veya yanlış uygulanması sebebine dayanır. Zira temyiz, hem kararın daha üst seviyedeki bir mahkeme tarafından denetlenmesini sağlaması, hem de şekli bakımdan kesinleşmesini ertelemesi itibariyle tam bir kanun yoludur. Oysa istinaf, yukarıda belirtildiği gibi hukuki denetim yanında yerindelik denetimi yapan bir kanun yoludur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 6. maddesine göre: Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisini kullanamaz. Yine Anayasanın 142. maddesine göre de: Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi kanunla düzenlenir. Nitekim bu husus, 6100 sayılı HMKnun 1. maddesinde: Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Şeklinde düzenlenmiştir. Aynı ilkeye Yargıtayın Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgilidir; kıyas veya yorum yolu ile genişletilemez şeklindeki kararında (YİBK.1977/4-4) de yer verilmiştir. Bu bakımdan mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yoluyla genişletilmesinin olanaklı bulunmamaktadır.
Bu itibarla; HMKnun 391. ve 394. maddelerinde geçen kanun yolu ibaresi ile kastedilenin istinaf yolu olduğu, Geçici 3. madde yollamasının sadece HUMKnun temyize ilişkin hükümlerini kapsadığı ve ihtiyati tedbire ilişkin kararların nihai nitelikte kararlardan olmadığı, ayrıca bu konuda özel bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde, bu tür kararların temyiz yolu kapsamında incelenebilmesi mümkün değildir (YİBK. 21.02.2014 tarih 2013/... E.-2014/... K.).
Sonuç: Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu`nun 21.02.2014 tarihli ve Esas: 2013/..., Karar: 2014/... sayılı kararı ile ilk derece mahkemelerince verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya kabulüne ilişkin kararlara karşı temyiz yolunun kapalı olduğuna karar verildiğinden, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.