Loading...
08.06.2022

İcra Takibinin Usulsüz Tebligat Yapılarak Kesinleştirilmesiyle Haciz İşlemi Yapılması

T.C. Yargıtay 4. Ceza Dairesi 
E. 2010/3281
K. 2011/22564
T. 29.11.2011

ÖZET : 1- Sanıkların anlaşarak, katılan aleyhine yaptığı icra takibinde katılanın adresini yanlış göstermek suretiyle usulsüz tebligat yapılmasını ve takibin kesinleşmesini sağlayıp, buna bağlı olarak haciz işleminin gerçekleşmesi biçiminde gelişen olayda sanıkların eylemlerinin bütün olarak resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğundan, eylemin değerlendirilmesi ve davaya bakmak görevinin Asliye Ceza mahkemesine ait olacağı gözetilerek görevsizlik kararı verilmedir. Diğer sanığın görevi kötüye kullanma eyleminde, hükümden sonra yürürlüğe giren TCY.nın 257/1-2.madde-fıkralarında yer alan "kazanç" sözcüğünün "menfaat" olarak değiştirildiği ve bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının da indirildiği gözetilmelidir.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

1- Sanıklar B. A. T. ve O. Ç.`ın resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak eylemlerine yönelik temyiz incelemesinde;

Sanıkların anlaşarak, sanık B. A. T.`nin katılan aleyhine yaptığı icra takibinde katılanın adresini yanlış göstermek suretiyle usulsüz tebligat yapılmasını ve takibin kesinleşmesini sağlayıp, buna bağlı olarak haciz işleminin gerçekleşmesi biçiminde gelişen olayda sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu, eylemin değerlendirilmesi ve davaya bakmak görevinin Asliye Ceza mahkemesine ait olacağı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Sanık İ. G.`in görevi kötüye kullanma eylemine ilişkin hükme yönelik temyize gelince,

A- Hükümden sonra 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1.maddesi ile TCY.nın 257/1-2.madde-fıkralarında yer alan "kazanç" sözcüğünün "menfaat" olarak değiştirilmesi ve bu fıkralarda öngörülen Cezaların alt ve üst sınırlarının da indirilmesi karşısında TCY.nın 7/2.madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

B-Sanığın görevi kötüye kullanma eylemine ilişkin hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY.nın 7/2 madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562.maddesinin 1.fıkrası ile CYY.nın 231/5 madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562.maddesinin 2.fıkrası ile de CYY.nın 231/14 madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve katılan M. Ş. vekili ile sanık İ. G. müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN başkaca yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.