Loading...
24.06.2022

İcra Tahsil Harcının İadesinden Kaynaklanan Uyuşmazlığın Görevi Ve Çözümünün Vergi Mahkemesi`nin Görevinde Olması Durumu

T.C. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 
E: 2016/ 60 
K: 2016 / 163 
T: 10.02.2016

ÖZET: Vergi Mahkemesinin hükmüne esas aldığı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında da uyuşmazlığın, icra dosyasının incelenmesini gerektirip gerektirmemesine bağlı olarak görevli yargı yerinin belirleneceğine işaret edilmiş olması karşısında; harç alınmasına dayanak gösterilen satış işleminin usul ve yasaya aykırılığı iddiasından kaynaklanmayan dolasıyla da icra dosyasının bu kapsamda incelenmesini gerektirmeyen; kamu hizmeti karşılığında, kamu gücü kullanılmak suretiyle tek yanlı olarak tahsil edilen harcın iadesi istemine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, 2577 sayılı Yasa’nın .. ve 2576 sayılı Kanun’un ..`ncı maddeleri uyarınca idari yargı içerisinde yer alan vergi mahkemesinin görevine girdiği sonucuna varıldığından, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.(2709 S. K. m. 73, 168) (2576 S. K. m. 5, 6) (492 S. K. m. 1) (2004 S. K. m. 4) (2577 S. K. m. 2) 

İstemin Özeti: Davacı banka tarafından, kullandırdığı kredilerin geri ödenmemesi nedeniyle teminata alınan taşınmazların icra nezdinde yapılan ihalede alacağına mahsuben ihale edilmesi sebebiyle ödediği icra tahsil harçlarının iadesi istemiyle dava açılmıştır.

İstanbul 8.Vergi Mahkemesi 07.03.2011 gün ve E:2008/3070, K:2011/514 sayılı kararıyla; 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5 ve 6`ncı maddelerine değindikten sonra; dava konusu işlem, vergi mahkemesinin görevine giren vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin bulunmadığı gibi idare mahkemesinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu bir işlem ile ilk derecede Danıştay’ca çözümlenecek bir işlem de olmayıp, özel hukuk ilişkisinden doğduğu ve adli yargının konusuna girdiği, Uyuşmazlık Mahkemesinin 03.05.2010 gün ve E:2009/108, K:2010/98 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davayı görev yönünden reddetmiştir.

Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi11.12.2014günve E:2011/5028, K:2014/9085 sayılı kararıyla; 2576 sayılı Kanun’un 6`ncı maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2`nci maddesinin 1`inci fıkrasının (a) bendine değindikten sonra; kamu hizmetlerinden yararlananların, bu hizmetler dolayısıyla hizmetin maliyetine bir ölçüde katılmak üzere, kanuna dayalı olarak ödedikleri harçların, kamu geliri niteliği taşıdığı, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin (B) icra ve iflas harçları bölümünün 1-3/c maddesinde ve aynı Kanun’un 28/b maddesinde de tahsil harcının üzerinden hesaplanan değeri, oranı ve ödeme zamanının düzenlendiği, Anayasanın 73`üncü maddesi kapsamında mali yükümlülük teşkil eden harçların tahsiline ilişkin davalar ile gereksiz olarak ödendiği ya da kanuna ve usule aykırı olarak tahsil edildiği iddiasıyla idareye karşı açılacak davaların görülüp çözümlenmelerinin, niteliği gereği idari yargı yerlerine ait olduğu, dava konusu icra tahsil harcı, idarenin tek yanlı olarak, kamu gücü kullanarak kamu-icra hizmetinden yararlanma karşılığında, 492 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri uyarınca, Hazine adına ilgili vergi dairesi hesabına yatırılmak üzere sorumlu sıfatıyla tahsil edildiğinden, davacı tarafından, ödediği harcın iadesi istemiyle açılan davanın da 2576 sayılı Kanun’un 6`ncı maddesi uyarınca idari yargı sistemi içerisinde vergi mahkemesince görülüp çözümleneceği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan İstanbul 8. Vergi Mahkemesi, 12.06.2015 gün ve E:2015/1397, K:2015/1745 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; 1982 Anayasasının 158`inci maddesinin birinci fıkrasında, Uyuşmazlık Mahkemesinin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğunun kurala bağlandığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun İcra Mahkemesi başlıklı 4`üncü maddesinin, 30.07.2003 tarih ve 25184 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanun’un 1`inci maddesiyle değişik birinci fıkrasında, icra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelenmesinin icra mahkemesi hakimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hakim tarafından yapılacağı, her icra mahkemesi hakiminin, kendisine Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik şikayetleri ve itirazları inceleyeceği, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapacağı, idari işlerine bakacağının hükme bağlandığı, bu hükümlerin değerlendirilmesinden, icra dairelerince harç alınmasına yönelik işlemlere karşı açılan davalarda; 2004 sayılı Kanun’un 4`üncü maddesinin yukarıda belirtilen birinci fıkrasının, 2576 sayılıKanun’un 6’ncı maddesinden sonra yürürlük kazanması ve sözü edilen 4`üncü maddenin, 2576 sayılı Kanun’un 6`ncı maddesi karşısında özel nitelikte ve mevcut olaya uygulanabilir mahiyette olduğu nazara alındığında, görevli mahkemenin, İcra Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna ulaşıldığı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 03.05.2010 gün ve E:2009/108, K:2010/98 sayılı kararı ile Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun E:2011/436, K:2012/601 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle ısrar etmiştir.

Davacı tarafından; icra tahsil harcının iadesi istemiyle açılan davada idari yargının görevli olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti:Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Murat GÜNGÖR

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Davacı bankanın kullandırdığı kredilerin teminatı olarak banka lehine ipotek tesis ettirilen taşınmazların, kredi borcuna karşılık icra yoluyla bankaya devri sırasında hesaplanarak icra dairesi aracılığıyla ödenen harcın iadesi istemiyle açılan davanın görev yönünden reddine ilişkin ısrar kararı temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2`nci maddesinin 1/a bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların iptal davaları oldukları belirtilmiştir.

İdarelerin, kamu hizmetinin yürütülmesinde, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yaptıkları işlemler, idari işlemler olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre, idari yargı yerlerinde iptal davasına konu edilecek hukuksal işlemlerin, öncelikle, kamu idaresinin işlemi olması, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla tesis edilmesi, kamu idaresinin tek yanlı irade açıklamasına dayanması ve nihayet kesin ve icrai nitelikte olması gerekmektedir.
İdari yargı sistemi içinde yer alan Vergi Mahkemelerinin görevleri; kuruluş kanunu olan 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri HakkındaKanun’un 6`ncı maddesinde sayılmış; genel bütçe, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, bu konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bir kısım kamu hizmetlerinden yararlananlar tarafından, bu hizmetin maliyetine, kanunla belirlenen miktar veya oranlarda katılmak üzere ödenen kamu geliri niteliğindeki harçlar, Anayasanın 73`üncü maddesi uyarınca mali yükümlülük kapsamına girdiğinden, bunların tahsiline ilişkin davalarla birlikte gereksiz olarak ödendiği ya da kanuna ve usule aykırı olarak tahsil edildiği iddiasıyla idareye karşı açılacak davaların da niteliği gereği idari yargı yerlerinde görülüp çözümlenmeleri gerekmektedir.

Devletin, icra hukukundaki faaliyetine karşılık aldığı para olarak tanımlanan "İcra ve İflas Harçları" 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun birinci kısmında, yargı harçları bölümünde, 2-37`nci maddelerde düzenlenmiş, (1) sayılı Tarifenin yargı harçları kısmının (B/1) bölümünde söz konusu harçlar, icra takibi sırasında ve takibin niteliğine göre başvurma harcı, peşin harç, icra tahsil harcı ve yerine getirme harcı olarak sınıflandırılmıştır. Aynı Yasa’nın 26`ncı maddesinde yargı harçlarının, harca konu işlemleri yapan mahkeme veya daire tarafından alınacağı, 28`inci maddesinde icra takiplerinde icra tahsil harcının, alacağın ödenmesi sırasında; ödeme yapılmayan hallerde harç alacağının doğduğu tarihinden itibaren 15 gün içinde ödeneceği, harç alacağının, icranın yerine getirilmesiyle doğacağı belirtilmiştir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 15`inci maddesinin birinci fıkrasında; icra ve iflas harçlarının kanunla tayin edileceği, kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masrafların borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunacağı; 16’ncı maddesinde de kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere, icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında, kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı tetkik merciine şikayet olunabileceği hükümleri yer almıştır.

Kesinleşen bir alacağın tahsilinin, Devlet eliyle sağlanması için oluşturulan kurumlar olarak nitelendirilen "İcra Müdürlükleri"nin usul ve yasaya aykırı işlemlerinden zarar gören; sadece alacaklı ve borçlu değil hukuki yararı olan herkese tanınmış olan “şikayet” müessesesi, kural olarak kanunda öngörülen süre içerisinde icra hukuk mahkemesine yapılan, icra takip hukukuna özgü bir yoldur. Şikayetteki amaç, hatalı olan icraişlemlerinin düzeltilmesi olduğundan, icra mahkemesi, dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda, icra müdürlüğünün işlemini yasaya uygun bularak şikayeti reddedebileceği gibi icra müdürlüğü işlemini iptal etme, kaldırma veya talep edilen işlemin icra müdürlüğünce yerine getirilmesine şeklinde karar verebilmekte olup düzenlemenin; ilgili memurların, İcra ve İflas Kanunu’nun uygulanması çerçevesinde gerçekleştirdikleri işlemlerin, icra dosyası üzerinden, icra tetkik merciince denetlenmesinin sağlanmasına yönelik olduğu açıktır.

Olayda, davacı bankanın kullandırdığı kredilerin teminatı olan taşınmazın ihale yoluyla satış bedeli üzerinden, 492 sayılı Kanun uyarınca, Hazine adına, Nuruosmaniye Vergi Dairesi Müdürlüğü hesabına yatırılmak üzere İstanbul 10. İcra Dairesi aracılığıyla sorumlu sıfatıyla tahsil edilen harcın ret ve iadesi istemiyle, adı geçen vergi dairesi müdürlüğüne karşı dava açıldığı anlaşılmıştır.

İcra dairesinin, yürüttüğü takip sonucuna göre Harçlar Kanunu’nun uygulanması suretiyle, Hazine adına, sorumlu sıfatıyla gerçekleştirdiği vergilendirme işlemi niteliğindeki harç tahsilatlarının, İcra ve İflas Kanunu’nun uygulanması olarak değerlendirilmesine ve bu Kanun kapsamında şikayet müessesine konu edilmesine olanak bulunmamaktadır. Zira burada harca konu işlemlerin usul ve esas yönlerinden hukuka aykırılıkları yolunda bir iddia ileri sürülmemekte; bu işlemler nedeniyle harç alınmaması gerektiği iddia edilerek, harcın tahsiline ilişkin idari işlemin iptali ile harcın iadesine karar verilmesi istenilmektedir.

Vergi Mahkemesinin hükmüne esas aldığı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında da uyuşmazlığın, icra dosyasının incelenmesini gerektirip gerektirmemesine bağlı olarak görevli yargı yerinin belirleneceğine işaret edilmiş olması karşısında; harç alınmasına dayanak gösterilen satış işleminin usul ve yasaya aykırılığı iddiasından kaynaklanmayan dolasıyla da icra dosyasının bu kapsamda incelenmesini gerektirmeyen; kamu hizmeti karşılığında, kamu gücü kullanılmak suretiyle tek yanlı olarak tahsil edilen harcın iadesi istemine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, 2577 sayılı Yasa’nın 2 ve 2576 sayılı Kanun’un 6`ncı maddeleri uyarınca idari yargı içerisinde yer alan vergi mahkemesinin görevine girdiği sonucuna varıldığından, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin, 12.06.2015 gün ve E:2015/1397, K:2015/1745 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından,yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,10.02.2016gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.