Loading...
07.04.2022

Hüküm Fıkrasının Açık Şüphe Ve Tereddüt Uyandırmayacak Şekilde Oluşturulması Gereği

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2015/9-1526

Karar No: 2015/2720

Karar Tarihi: 27.11.2015

ÖZET: Mahkeme kararının hüküm fıkrasında kabul edilen alacaklar için ?alacaklarının dogdugu tarihten itibaren isleyecek en yüksek banka isletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine denilmekle yetinilmistir. Oysa ki açıkça alacakların dogdugu tarihler gösterilerek taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, süphe ve tereddüt uyandırmayacak sekilde gösterilmesi gerekir.

(6100 S. K. m. 297, 321) (YHGK. 26.09.2007 T. 2007/14-778 E. 2007/611 K.)

Dava: Taraflar arasındaki isçilik alacagı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 2. Is Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.11.2012 gün ve 2012/524 E., 2012/812 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.02.2013 gün ve 2012/39245 E., 2013/5248 K. sayılı ilamı ile; (...1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandıgı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının asagıdaki bendin kapsamı dısında kalan temyiz itirazları yerinde degildir.

2- Mahkemece hüküm altına alınan ücret ve ikramiye farkı istekleri yönünden hakkın dogum tarihinden itibaren faize karar verilmistir.

Kararı, davalı vekili faiz yönünden de temyiz etmistir.

Dosya içinde yer alan XX. dönem ve XXI. dönem toplu is sözlesmelerinde ücret ödenmesi için açık bir tarih öngörülmemis, 36. maddede sadece önceki sözlesmelerle öngörüldügü ve mutad olan usullere göre ödeme yapılacagı belirtilmistir. Dosya içinde önceki toplu is sözlesmeleri bulunmamaktadır.

Mahkemece isyerinde uygulanmıs olan tüm toplu is sözlesmeleri getirtilmeli, davaya konu isteklerle ilgili açık bir ödeme tarihi kararlastırılıp kararlastırılmadıgı belirlenmelidir. Açık ödeme tarihinin toplu is sözlesmelerinde kararlastırıldıgı belirlendigi taktirde, hesaplamaya konu toplu is sözlesmelerinde önceki sözlesmelere atıflar yapılmıs olmakla daha önce saptanan ödeme tarihlerinin istek konusu dönemde de geçerli oldugu kabul edilmelidir. Ancak bu taktirde hükmün infazında tereddüt olmaması için gerekirse bilirkisiden ek hesap raporu alınmalı ve her bir alacak kaleminin ödenmesi gereken tarih belirlenmek suretiyle mahkeme ilamında açıkça ödenmesi gereken tarihler gösterilerek karar verilmelidir.

Isyerinde uygulanmıs olan XX. dönem öncesi toplu is sözlesmelerinde de açık bir ödeme tarihi belirtilmemisse davaya konu istekler bakımından temyize konu ek dava tarihinden itibaren faize karar verilmelidir. Konuyla ilgili olarak eksik incelemeyle karar verilmesi hatalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmistir.

TEMYIZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildigi anlasıldıktan ve dosyadaki kagıtlar okunduktan sonra geregi görüsüldü:

Dava, isçilik alacaklarının tahsili istemine iliskindir.Davacı vekili, davalı aleyhine açtıkları isçilik alacagı davasında, Kayseri 2. is mahkemesi tarafından verilen kabul kararının onanarak kesinlestigini, söz konusu dava dosyası kapsamındaki bilirkisi raporu

dikkate alınarak bakiye alacaklarının tahsili için bu davayı ek dava olarak açtıklarını belirterek fark ücret alacagı ile fark ikramiye alacagından olusan isçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmistir.

Davalı vekili: davacı gibi benzer durumda olan isçilerin dava evvel açtıgı ve Kayseri 3. Is Mahkemesinde görülen benzer nitelikteki davaların reddedildigini ve halen Yargıtay incelemesinde ve kesinlesmemis oldugunu keza Kayseri 1. Is Mahkemesinde de açılan davaların reddi ilesonuçlandıgını ve halen kararların kesinlesmedigini dolayısı ile gerek 3. Is mahkemesinde gerekse 1.Is mahkemesinde açılan ve halen hukuken kesinlesmeyen kararlar sonucu devam eden hukuki sürecin beklenmesi gerektigini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmistir.

Yerel mahkemece, davanın kabulü, brüt fark ücret alacagı ve brüt fark ikramiye alacaklarının dogdugu tarihten itibaren isleyecek en yüksek banka isletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmus; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmistir.

Hükmü temyize, davalı vekili getirmistir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlık; yerel mahkeme kararında dava konusu alacakların ödeme tarihinin açıkça gösterilip gösterilmedigi ve hükmün infazında tereddüt bulunup bulunmadıgı;varılacak sonuca göre, gerekirse bilirkisiden ek hesap raporu alınıp her bir alacak kaleminin ödenmesigereken tarih belirlenerek mahkeme ilamında açıkça ödenmesi gereken tarihlerin gösterilmesine gerekip gerekmedigi noktasında toplanmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi ile mahkeme kararında nelerin bulunması gerektigi düzenlenmistir. Anılan maddeye göre, mahkeme kararlarının;a) Hükmü veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve zabıt katibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çesitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni  temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,

  1. c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlastıkları ve anlasamadıkları hususları, çekismeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartısılması ve degerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,

ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi,varsa kanun yolları ve süresini,

d) Hükmün verildigi tarih ve hakim veya hakimlerin ve zabıt katibinin imzalarını,

  1. e) Gerekçeli kararın yazıldıgı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, süphe ve tereddüt uyandırmayacak sekilde gösterilmesi zorunludur.

Yine basit yargılama usulüne tabi yargılamalara iliskin olarak 6100 sayılı HMK.nun Hüküm baslıklı

  1. maddesinde aynen;

Hüküm

Madde 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve

yargılamanın sona erdigini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için

ayrıca süre verilmez.

(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme iliskin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçeklesir. Ancak zorunlu hallerde, hakim bu durumun sebebini de tutanaga geçirmek suretiyle,sadece hüküm özetini tutanaga yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak teblige çıkartılması gerekir. hükmü düzenlenmistir.

  1. maddedeki hükme iliskin tüm hususlar dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır.Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması oldugu açıklanmıstır.Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.nun 297/2. maddesindeki unsurları tasımakla birlikte HMK.nun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin is yogunlugu ve buna baglı olarak durusma dosyalarının çoklugu nedeni ile gerekçenin durusmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak teblige çıkartılması gerekir.

Bu yasal sekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin geregidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kisi ve kurumların magduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barısını olumsuz yönde etkileyecektir.

Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 26.09.2007 tarih, 2007/14-778 E., 2007/611 K. sayılı ilamında da aynı ilkeler benimsenmistir.

Bu ilkeler dogrultusunda somut olay degerlendirildiginde, mahkeme kararının hüküm fıkrasında kabul edilen alacaklar için alacaklarının dogdugu tarihten itibaren isleyecek en yüksek banka isletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine denilmekle yetinilmis, açıkça alacakların dogdugu tarihler gösterilmeyerek taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar açık, süphe ve tereddüt uyandırmayacak sekilde gösterilmemistir.

O itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen HMK`nın ilgili maddeleri gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi dogru degildir.

Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu asamada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine simdilik yer olmadıgına, istek halinde temyiz pesin harcının yatırana geri verilmesine, 27.11.2015 gününde oybirligi Ile karar verildi.