DANIŞTAY İdari Dava D. Kur. 2008/3275 E.N , 2009/1059 K.N. T.9.4.2009
Özet 2577 SAYILI İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU'NUN 15/4. MADDESİNDE DİLEKÇE RET KARARLARINA KARŞI TEMYİZ YOLUNA BAŞVURULAMAYACAĞI HÜKME BAĞLANMIŞ İSE DE; AYNI MADDENİN 5. FIKRASINDA YER ALAN, DİLEKÇENİN REDDEDİLMESİ ÜZERİNE YENİDEN VERİLEN DİLEKÇELERDE AYNI YANLIŞLIKLAR YAPILDIĞI TAKDİRDE DAVANIN REDDEDİLECEĞİ YOLUNDAKİ HÜKÜM GEREĞİNCE, DAVANIN REDDİ YOLUNDA VERİLEN KARARIN TEMYİZEN İNCELENMESİ SIRASINDA, 2577 SAYILI YASA'NIN 15. MADDESİNİN 1. FIKRASININ (D) BENDİ UYARINCA VERİLEN DİLEKÇE RET KARARININ DA, TEMYİZ EDİLEN "DAVANIN REDDİ" KARARININ DAYANAĞINI OLUŞTURMASI NEDENİYLE USUL HÜKÜMLERİ YÖNÜNDEN İNCELEMEYE KONU EDİLECEĞİ HAKKINDA.
İçtihat Metni Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :... Karşı Taraf (Davalılar) ; 1-Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı 2-Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörlüğü Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Danıştay İkinci Dairesi'nin 11.9.2008 günlü, E:2008/6021, K: 2008/3437 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Danıştay İkinci Dairesi'nce verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Muhsin Yıldızın Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Celalettin Yüksel'in Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay İkinci Dairesi'nce verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, davacının olumsuz olarak düzenlenen 2001, 2002, 2004 ve 2005 yıllarına ait sicil raporlarının yeniden düzenlenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 10.1.2008 günlü, 273 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olduğu belirtilen ve 19.7.2006 günlü, 26233 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Disiplin Cezalarının Affı ile İlgili Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının 2006/1 sayılı Genelgesi'nin 6. maddesi ve Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nin 13 ve 17. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay İkinci Dairesi 11.9.2008 günlü, E:2008/6021, K:2008/3437 sayılı kararıyla; dava konusu edilen ancak tarih ve sayısı belirtilmeyen Başbakanlık Genelgesi'nin açık ve net bir şekilde ortaya konulmadığı, yine bu Genelge'nin tamamının mı yoksa bir kısmının mı iptalinin istenildiğinin açıkça belirtilmediği, dava dilekçesinin konu kısmında tazminat istenmezken, sonuç kısmında 5.000,00 YTL tutarında manevi tazminatın istenildiği, diğer bir ifadeyle dava dilekçesinin farklı bölümlerinde farklı istemlere yer verildiği, diğer taraftan, disiplin affına ilişkin olduğu anlaşılan Başbakanlık Genelgesi'nin, dava konusu edilen siciller ve Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nin 13. maddesiyle maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda, 2577 sayılı Kanun'un 3 ve 5. maddelerine uygun olarak düzenlenmeyen dava dilekçesinin reddi gerektiği gerekçesine yer verilmek suretiyle, Dairelerinin 9.4.2008 günlü, E:2008/702, K:2008/1754 sayılı kararıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3 ve 5/1. maddelerine uygun olmayan dava dilekçesinin, anılan Kanun'un 15/1-d maddesi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde 3 ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek ve Başbakanlık Genelgesi'ne karşı ayrı, dava konusu siciller ile Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nin 13. maddesine karşı ayrı dava açılmak üzere reddine karar verildiği ve anılan kararda yeniden verilen dilekçelerde de aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde, 2577 sayılı Kanun'un 15/5. maddesi gereğince davanın reddedileceğinin de belirtildiği, söz konusu kararın davacı tarafından 4.8.2008 tarihinde tebellüğ edildiği ve 22.8.2008 tarihinde kayda giren dilekçe ile davanın yenilendiği, ancak olumsuz olarak düzenlenen 2001, 2002, 2004 ve 2005 yıllarına ait sicil raporlarının düzeltilmesi amacıyla yapılan başvurunun reddine ilişkin 10.1.2008 günlü, 273 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olduğu belirtilen ve 19.7.2006 günlü, 26233 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Disiplin Cezalarının Affı ile İlgili Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının 2006/1 sayılı Genelgesi'nin 6. maddesi ve Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin 13 ve 17. maddelerinin iptaline karar verilmesi yolundaki istemleri içeren söz konusu yenileme dilekçesinin, Dairelerinin 9.4.2008 günlü, E:2008/702, K:2008/1754 sayılı kararına uygun biçimde hazırlanmadığı, bir başka ifadeyle, anılan kararda belirtilen yanlışlıkların tekrar edildiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 5. bendi uyarınca davanın reddine karar vermiştir.
Davacı, Dairenin dilekçe ret kararı gözetilerek dava dilekçesini yenilediğini, Genelgenin tarih ve sayısı ile iptali istenilen maddeyi belirttiğini, yenilenen dilekçede tazminat isteğinde bulunmadığını, ayrıca Genelge ile Yönetmelik arasındaki illiyet bağını da yeniden açıkladığını öne sürmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Kararın Bozulması" başlıklı 49. maddesinde "usul hükümlerine uyulmamış olunması" bozma sebepleri arasında sayılmış olduğundan, temyiz merciince, temyizi istenen kararın usul hükümlerine uygun olup olmadığı yönünden incelemeye tabi tutulacağı açıktır.
2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 5. fıkrasında yer alan "1 inci fıkranın (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde dava reddedilir." hükmü gereğince davanın reddi yolunda verilen kararın, temyizen incelenmesi sırasında; 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca verilen dilekçe red kararının da, temyiz edilen dava ret kararının dayanağını oluşturduğundan usul hükümleri yönünden incelemeye konu edilmesi hukuki açıdan kaçınılmazdır.
Her ne kadar, 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 4. fıkrası, aynı maddenin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca verilen dilekçe red kararlarına karşı temyiz yoluna gidilmesine imkan vermemekte ise de; bu husus, dilekçe red kararlarının, bu kararlar üzerine yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıkların yapılması nedeniyle verilen davanın reddi yolundaki kararların temyiz edilmesi üzerine, bu kararlarla birlikte incelemeye tabi tutulmasına engel teşkil edici bir nitelik taşımamaktadır.
Davacının, 31.12.2007 tarihinde idareye başvurarak, ilgili mevzuat hükümlerinde ve yargı kararlarında memurun sicil notunun verilmesinde sicil amirlerinin somut bilgi ve belgeye dayanmasının zorunlu olduğunun belirtildiği halde 2001-2002-2004-2005 yılları sicillerinin sadece o yıllarda almış olduğu disiplin cezaları gerekçe gösterilerek olumsuz verildiği, bunun Zonguldak İdare Mahkemesinde açtığı davada davalı idarece verilen savunmada da belirtildiği, 2006 yılında yürürlüğe giren Memurların Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun ile memurların 1999-2005 yılları arasındaki disiplin cezalarının tüm sonuçlarıyla birlikte affedildiği, bu nedenle değinilen yıllara ilişkin sicillerinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirttiği; davalı idarenin bu istemini reddetmesi üzerine düzenlediği dava dilekçesinde, başvurusunun reddine ilişkin işlem ile buna dayanak teşkil eden Başbakanlık Genelgesi hükmünün ve Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin 13. maddesinin iptalini istediği, dilekçenin sonunda ayrıca 5.000,00.- lira manevi tazminat isteğinde bulunduğu; Danıştay İkinci Dairesinin 9.4.2008 günlü, E:2008/702, K:2008/1754 sayılı kararıyla; dava konusu edilen, ancak tarih ve sayısı belirtilmeyen Başbakanlık Genelgesi'nin açık ve net bir şekilde ortaya konulmadığı gibi, yine bu Genelge'nin tamamının mı yoksa bir kısmının mı iptalinin istendiğinin açıkça belirtilmediği, dava dilekçesinin konu kısmında tazminat istenmezken, sonuç kısmında 5.000,00 YTL manevi tazminatın istendiği, diğer bir deyişle dava dilekçesinin farklı bölümlerinde farkli stemlere yer verildiği, diğer taraftan disiplin affına ilişkin olduğu anlaşılan Başbakanlık Genelgesi'nin, dava konusu edilen siciller ile Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nin 13. maddesiyle maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle Başbakanlık Genelgesine karşı ayrı dava konusu siciller ile Yönetmelik hükmüne karşı ayrı açılmak üzere, 2577 sayılı Kanun'un 3. ve 5. maddeleri gereğince dava dilekçesinin reddedildiği; bunun üzerine davacının, Genelgenin tarih ve sayısını belirtip sadece "Kanun sadece disiplin cezalarının affını öngörmüş olup sicil affı ile bir ilgisi bulunmadığından olumsuz sicil almış olanlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmayacaktır." hükmünü taşıyan 6. maddesinin iptalini istediği ve ayrıca olumsuz sicillerin dayanağının aynı yıllarda aldığı ve affa uğrayan disiplin cezalan olduğunu belirterek Genelge ile siciller ve Yönetmelik arasındaki maddi ve hukuki bağlantıyı yeniden açıklamak suretiyle dilekçesini yenilediği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Olayda davacının olumsuz olarak düzenlenen sicillerinin yeniden düzenlenmesi isteminin temelini, 5525 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun ile bu Kanuna dayanılarak hazırlanan "Disiplin Cezalarının Affı" konulu Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının 2006/1 sayılı Genelgesi oluşturduğundan; değinilen Genelge ile siciller arasında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep - sonuç ilişkisinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlığın belirtilen niteliği gözardı edilerek, Dairece; davanın, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunmayan Başbakanlık Genelgesi ile siciller ve Yönetmeliğe karşı bir dilekçe ile açıldığı gerekçesiyle Başbakanlık Genelgesine ayrı, siciller ile Yönetmeliğe karşı ayrı düzenlenecek dava dilekçeleri ile yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddine, daha sonra yenilenen dilekçede aynı yanlışlığın yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesinde usul hükümleri açısından hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Danıştay İkinci Dairesinin 11.9.2008 günlü, E:2008/6021, K:2008/3437 sayılı kararının bozulmasina, kullanılmayan 22,90.- lira yürütmenin durdurulması harcının isteği halinde davacıya iadesine, 9.4.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay İkinci Dairesi'nce verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile Danıştay İkinci Dairesi kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
|