DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Şikayetçi “...” vekilinin haciz ihbarnamesinin iptali ve haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetçinin birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz ettiği için ayrıca haciz ihbarnamesinin iptalini istemekte hukuki yararı bulunmadığından istemin reddine karar verildiği görülmektedir.İİK`nun 89. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre; “Hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü kişi elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir. Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4. fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur."
Şu hale göre, kendisine haciz ihbarnamesi tebliğ edilen üçüncü kişinin yapması gereken; borçlunun bir alacağı veya hakkı mevcut ise, bunlar üzerine haciz uygulayarak icra müdürlüğüne bildirmek, yukarıdaki maddede öngörüldüğü şekli ile borçlunun alacak veya hakkının bulunmadığının anlaşılması halinde ise, usulüne uygun olarak icra müdürlüğüne müracaat ederek bu yönde itirazlarını bildirmekten ibarettir.
Somut olayda, alacaklının, borçlular hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlattığı icra takibinde; adı geçen borçluların, şikayetçi üçüncü kişi “...” nezdindeki her türlü hak ve alacakları üzerine haciz konduğuna dair 89/1 haciz ihbarnamesinin gönderildiği görülmektedir.Haciz konulan bir mal veya hakkın haczedilmezliğine yönelik iddia, ancak borçlu tarafından ileri sürülmesi halinde icra mahkemesince incelenebilecek bir husustur. Bu konuda üçüncü kişinin, borçluya ait bir mal veya hakkın haczedilemeyeceğini ileri sürerek, 89/1 ihbarnamesine dayalı haczin kaldırılması ve ihbarnamenin iptali istemi ile yaptığı şikayetin dinlenilmesi olanağı yoktur. 6100 Sayılı HMK.nun 114. maddesinde dava şartlarının neler olduğu belirtilmiş, aynı Kanunun 115. maddesinde ise dava şartlarının incelenmesine dair düzenlemeye yer verilmiştir. 6100 Sayılı HMK.nun 115. maddesinin 1. fıkrasının gerekçesi; “Maddenin birinci fıkrasında, dava şartlarının mevcut olup olmadığı hususunun, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilebileceği; taraflarca da bu bağlamdaki eksikliğin her zaman ileri sürülebileceği açıkça vurgulanmıştır. Genel dava şartlarının inceleme sırasının ne olacağı hususu ise pozitif bir düzenlemeye elverişli bir nitelik taşımaması sebebiyle, tümüyle doktrin ve yargı uygulamasına bırakılmıştır.” şeklinde olup, bu doğrultuda dava şartlarının hangi sıraya göre inceleneceğine dair bir düzenleme bulunmamakla birlikte, somut olay nazara alındığında, dava ehliyetine dair incelemenin, hukuki menfaatin olup olmadığına yönelik dava şartından önce incelenmesi gerektiği söylenebilir. Zira, dava ehliyetinin bulunmadığı durumlarda davacının davayı açmakta hukuki menfaatinin olup olmadığının tartışılmasına da gerek kalmayacaktır.
O halde, mahkemece, istemin, aktif husumet ehliyeti bulunmadığından, reddine karar verilmesi gerekirken, istemin yerinde olmayan yazılı gerekçe doğrultusunda hukuki menfaat yokluğundan reddine karar verilmesi isabetsiz ise de, sonuçta istemin reddine karar verildiğinden sonucu itibari ile doğru olan mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK.`nun 366. ve HUMK.`nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat