Loading...
04.07.2022

Görevsizlik Kararı

T.C. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
E. 2016/54
K. 2016/69
T. 30.12.2016

ÖZET : Dava, dava dışı işçinin mahkeme kararı ile davacıdan tahsil ettiği işçilik alacağının diğer işverenler ve asıl işverenden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Görevsiz mahkemenin işin esasına girerek karar vermesi durumunda Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararla ilgili usul açıkça düzenlenmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesine ayrıca bir görevsizlik kararı verilmesi veya işlem yapılması için karar verilmesi yetkisi verilmemiştir. Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş amacına, adaletin çabukluğu ilkesine ve usul ekonomisi ilkesine daha uygun olacağı, davasını takip etmeyen davacının yargılamanın her aşamasında takdirini kullanabileceği gerçekliği de nazara alındığında ve de görevsizlik kararı verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinin Yargıtay kararı ile kesinleşmiş olması nedeniyle dosyanın bu mahkemeye gönderilmesi gerekir.

DAVA : Dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili, müvekkilinin son alt işvereni, davalı Belediyenin ise asıl işvereni olduğu dava dışı işçinin, müvekkili ile davalı belediye aleyhine işçilik alacaklarının tahsili amacıyla açtığı alacak davasının kısmen kabul edildiğini, bu davada hüküm altına alman alacağın müvekkilince icra dosyasına ödendiğini, dava dışı işçinin diğer davalı şirketlerde de belirli dönemlerde çalıştığını ve bu dönemler yönünden müvekkilince yapılan ödemelerden davalı şirketler ile belediyenin sorumlu bulunduklarını, buna rağmen aleyhlerine girişilen icra takiplerine itiraz ederek takibi durduklarını ileri sürerek, icra takiplerine yapılan itirazların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece, davalı Belediye dışındaki tarafların tacir oldukları, bu nedenle ticaret mahkemesinin dava konusu uyuşmazlığı çözümlemekle yükümlü olduğu, dava dışı işçinin, davacı alt işverenle davalı asıl işveren Belediyeye karşı ilama dayalı olarak başlattığı icra takip dosyasına davacı tarafından ödeme yapıldığı, sözleşme ve İş Kanunu hükümlerine göre davalı şirketlerin, dava dışı işçinin kendi şirketlerinde çalıştığı döneme tekabül eden işçilik alacaklarından sorumlu bulundukları, davalı Belediyenin ise herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı Belediye hakkındaki davanın reddine, davalı şirketler hakkındaki davaların kabulüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı şirketler vekili, davanın görevsiz mahkemede görüldüğü, mahkeme kararının somut ve hukuki gerekçeden yoksun bulunduğu, bilirkişi raporuna itirazlarının karşılanmadığı, bu rapordaki görüş ve tespitlerin hatalı olduğu, davacı şirket ile müvekkili şirketler arasında işyeri devrinin yapıldığı ve sorumluluğun davacıya geçtiği gerekçeleriyle istinaf yoluna başvurmuş ve yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, müvekkilleri yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:

Dava, dava dışı işçinin mahkeme kararı ile davacıdan tahsil ettiği işçilik alacağının diğer işverenler ve asıl işverenden rücuen tahsili istemine ilişkindir.

Dava, 20.05.2014 tarihinde İzmir 10. İş Mahkemesi`ne açılmış olup anılan mahkemenin 27.05.2014 tarihli kararı ile mahkemenin görevsizliğine, dosyanın nöbetçi sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı şirketler vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi`nin 29.09.2014 tarihli kararı ile sulh hukuk mahkemesi çıkarılarak yerine asliye hukuk mahkemesi ibaresi eklenmek suretiyle karar düzeltilerek onanmıştır. Bunun üzerine dosya İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi olunmuş, anılan mahkemece de yargılama sürdürülüp, deliller toplandıktan sonra davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait bulunduğu, dava tarihi itibariyle asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan Yargıtay kararının bağlayıcı olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bu karar üzerine dosya kendisine gönderilen ticaret mahkemesince de işin esası hakkında hüküm kurulmuştur. Ancak, HMK`nın 23/2. maddesi uyarınca kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkeme yönünden bağlayıcı olduğundan artık Yargıtay 22. Hukuk Dairesi`nin yukarıda değinilen kararı uyarınca somut uyuşmazlığa bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetileceğinden ticaret mahkemesince, işbu davaya bakmakla görevli olmadığı hususunun gözden kaçırılarak yazılı şekilde işin esasına girilmiş olması doğru olmamış, bu nedenle HMK`nın 353/l-a-3. maddesi uyarınca kararın kaldırılması gerekmiştir.

HMK 353/1-a maddesi hükmünde esasa girilmeden yapılan değerlendirmede verilecek karar ile ilgili özel usul kurulları ve verilecek kararın ne şekilde olacağı öngörülmüş olup, açıkça bu şekildeki kararlarda mahkemeye gönderme kararı verilmesi gerektiği belirtilerek 353 maddenin 1. Fıkrası a bendi gereğince kaldırılan kararlardan sonra Bölge Adliye Mahkemelerince ayrıca teknik anlamda görevsizlik kararı verileceği ve yine HMK 20 maddesi gereğince işlemler yapılacağı düzenlemesine yer verilmemiştir. Yani somut olayla ilgilendirildiğinde anılan maddenin 3. bendinde yer alan görevsiz mahkemenin işin esasına girerek karar vermesi durumunda Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararla ilgili usul açıkça düzenlenmiş olup. Bölge Adliye Mahkemesine ayrıca bir görevsizlik kararı verilmesi ve HMK 20. Maddesi gereğince işlemler yapılması için karar verilmesi yetkisi verilmemiştir. HMK 360. Maddede bu bölümde hüküm bulunmayan hallerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulünün Bölge Mahkemesinde de uygulanacağı yazılı olup, 353 maddedeki yargılama usulü açıkça belirlendiğinden anılan madde hükmünde yer alan inceleme ve kararlarda bu madde hükmüne göre işlem yapmak gerektiği, açık düzenleme açısında ilk derece mahkemesinin görevsiz kararları ile ilgili uygulamaları yapmaya ve kararları almaya Bölge Adliye Mahkemesinin yetkili olmadığı, yasama organının bilinçli terci yaparak adeta görevsizlik kararı ile ilgili olan HMK`nın önceki maddelerinde yer alan düzenlemeleri ile ilgili bypass yapmayı yeylediği kanaati oluşmuştur. Nitekim ilmi eserlerde de bu sonuca ulaşıldığı örnek kararların bu sonuç çerçevesinde hazırlandığı görülmektedir. Bu sonucun Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş amacına, adaletin çabukluğu ilkesine ve usul ekonomisi ilkesine daha uygun olacağı, davasını takip etmeyen davacının yargılamanın her aşamasında taktirini kullanabileceği gerçekliği de nazara alındığında ve de görevsizlik kararı verilen İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinin Yargıtay kararı ile kesinleşmiş olması nedeniyle dosyanın bu mahkemeye gönderilmesi uygun bulunmuştur. ( Bu konuda Bkz. Adem ALBAYRAK, Cihat ARSLAN`ın Hukukta İstinaf Uygulamaları kitabı, Zeki Gözütok`un Hukuk Davalarında İstinaf ve Temyiz kitabı )

Yukarıdaki gerekçelerle istinaf incelemesine konu edilen kararın görevsiz mahkemece verilmesi nedeniyle kaldırılması uygun bulunduğundan davalı şirketler vekilinin esasa ilişkin diğer istinaf nedenlerinin incelenmesine gerek görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

SONUÇ : 1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirketler vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi`nin 09.09.2016 tarih, 2016/600 E., 2016/814 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA

2-Dosyanın HMK 353/a-3 maddeleri gereğince esas hakkında karar verilmesi için İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

3-Davalı şirketler vekilince yatırılan 277,96 TL istinaf karar harcının istek halinde davalı şirketlere iadesine,

4-Davalı şirketlerce yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına.

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK`nın 353/1 -a-3 bendi uyarınca kesin olmak üzere, 30.12.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Bu karar, kullanıcılarımızdan Sayın Avukat Bilge ÖZDEMİR tarafından gönderilmiştir.