Loading...
04.07.2022

Eşinin Kendisini Aldattığı Kadından Manevi Tazminat Talep Edilebilir

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 
E: 2017 / 512 
K: 2017 / 579 
T: 13.06.2017

ÖZET: Davacı tarafın istinaf itirazı yerinde olduğundan kabulü gerekmektedir. Ancak anılan husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, HMK uyarınca İDM.nin kararının kaldırılmasına, tarafların sosyal ekonomik durumları, olayın gerçekleşme şekli, yeri ve zamanı, manevi tazminatın haksız zenginleşme ve fakirleşmeye neden olmaması, hak ve nesafet ilkeleri göz önünde tutularak -…-TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı istinaf isteminin HMK`nun gereğince kabulüne karar verilmiştir.

(4721 S. K. m. 174, 185) (6098 S. K. m. 49, 58, 61) (6100 S. K. m. 353)

 Dairemizin yukarıda esas numarasında kayıtlı bulunan davanın Türk Milleti adına yapılıp bitirilen istinaf incelemesi sonunda;

 GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:

 Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin eşi ile evli olduğunu bilerek evlilik dışı ilişkiye girdiğini, bu ilişkinin yaklaşık 5-6 yıl sürdüğünü, eşinin bunu pişkinliğe vurarak müvekkilini paranoyaklıkla suçladığını, davalının eşi ile girdiği ilişki nedeniyle Balıkesir 2. Aile Mahkemesinin 2014/505 Esas sayılı boşanma davası açtığını, davalının eşi ile evli olduğunu bilerek evlilik dışı ilişki yaşaması nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarına saldırıldığından bahisle -50.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 DAVALI CEVABININ ÖZETİ:

 Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının 7 yıldır bir iş yerinde çalıştığını, kendisi hakkında asılsız mesnetsiz iftiralar nedeniyle işinden çıkartıldığını, davacının eşi ile iş gereği görüşmeler yaptığını, aralarında yaş farkı bulunduğundan kardeş gibi olduklarını, davacının eşi ile geçimsizliklerinin sebebinin kendisi olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

 DELİLLER:

 Balıkesir 2.Aile Mahkemesinin 2014/505 esas sayılı dosyası, tarafların sosyo ekonomik durum araştırma yazıları, tanık beyanları, otel kayıtları ve tüm dosya kapsamıdır.

 İDM KARARININ ÖZETİ:

 İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle, davacının dava dışı eşinin sadakat yükümlülüğünü ihlal nedeniyle TMK 185 ve 174 maddeleri uyarınca manevi tazminat ile yükümlü olduğu, ancak aile birliğinintarafı olmayan davalının doğrudan davacının bedensel ve ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığı, 3.kişi konumunda olan davalıya hu konuda herhangi bir yükümlülük yüklenemeyeceğinde bahisle davanın reddine karar verilmiştir,

 İSTİNAF NEDENLERİ:

 Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrar ederek, yerel mahkemece 14/03/2017 tarihindesunduklarıMazeretdilekçesininreddedildiğini, gönderdikleri dilekçede mazeretlerininayrıntılıvebelgeliolarakbeyanedilmesinekarşılık müvekkili adına savunma hakları ellerinden alınarak dosyanın karara çıkarıldığını, boşanma davasının sonucunun beklenmeden davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının; davacının eşinin evli olduğunu bilerek gayri resmi ilişkiye girdiğini, yasalarca ve örf adet hukuku tarafından korunmayan haksız bir davranış sergilediklerini, davalının bu davranışının haksız eylem niteliğinde olduğunu, yerel mahkemenin kararının bozularak davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.

 İSTİNAFA CEVAP:

 Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.

 GEREKÇE:

 Uyuşmazlık, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek evlilik dışı ilişkiye girdiği iddiasıyla haksız fiile dayalı olarak açılan manevi tazminat isteğine ilişkindir.

 İDM`ce yapılan yargılama sonucunda davalının eyleminin doğrudan davacının bedensel ve ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiil olmadığı, Medeni kanunda sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme bulunmadığı, davacının eşinin evlenme ile kabul ettiği sadakat yükümlülüğünün davalıya yüklenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 Ne var ki, İDM nin anılan kararının hukuken yerinde olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

 Somut olayda, boşanma dosyası içeriğinde ve eldeki dava dosyasında dinlenen tanık beyanları, otel kayıtları ve diğer delillerden, davalının davacının eşi de evlilik dışı ilişkiyegirdiği tartışmasızdır.

 Bilindiği üzere, gerek Anayasamızda, gerek Medeni kanunumuzda aile toplumun temeli olarak kabul edilmiş ve aileyi koruyan hükümlere yer verilmiştir. Aile sadece mensubu olan kişiler için değil toplum için de önemlidir ve hem yazılı hukuk düzenimizde hem de örf ve adet hukukumuzda özel bir yere sahiptir. Bu nedenledir ki ailenin korunmasına yönelik düzenlemeler sadece aileyi değil, tüm toplumuilgilendirmektedir. Aile mensuplarının birbirlerine karşı yükümlülüklerinin ihlali çoğu zaman toplum düzenini deetkilemekte, yasalar nezdinde koruma önlemlerinin alınması yoluna gidilmektedir.

 Böylesi öneme sahip aile kurumuna mensup, evli olduğunu bilerek kurulan evlilik dışı duygusal veya cinsel ilişkinin aile kurumuna ve onun mensubu olan kişilere vereceği zarar kaçınılmaz olup, davalının bunu öngörmemiş olması düşünülemez.

 Bu nedenledir ki, evli kişilerle ilişki uzun süre suç sayılmış ve aile kurumu bu yolla da koruma altına alınmak istenmiştir. Bu tür eylemlerin, daha sonraki yasal düzenlemeler arasında suç olmaktan çıkarılmış olması, bu eylemin ahlaka aykırılığını ve dolayısıyla haksızlığını da ortadan kaldırmayacaktır. Zira, bir eylemin ceza kanununa göre suç teşkil etmemesi ve müeyyidesinin düzenlenmemiş olması, borçlar hukuku hükümlerine göre ahlaka ya da hukuka aykırı olarak kabul edilmesine engel teşkil etmemektedir.

 Diğer taraftan, eşler eşlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşıda sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile evlilik dışı ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir.

 Davalı, evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca gerek örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Bu davranış da açıkça haksız eylem niteliğindedir.

 

Eş söyleyişle, esasen dava dışı eşin, evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen onunla ilişkiye giren davalının da dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında ve her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku bulunmamaktadır.

 O halde olayda, TBK.un 61 inci maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları diğer bir deyimle, tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan, davacının eşi ile birlikte müteselsilen sorumludur.

 Müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumda da davacı, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan bir veya birkaçından da isteyebilir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.11.2003 gün ve 2003/9-685 E. 690 K.sayılı kararı)

 Şu durumda sorumlulardan birisi olan davacının eşi aleyhine boşanma davasında manevi tazminata hükmedilmesi teselsül ilişkide bulunan davalının sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir olgu olarak kabul edilemeyeceği gibi boşanma davasında davacının eşinden manevi tazminat isteğinde bulunmaması yada isteğinden feragat etmesi de davalının davacıya yönelik haksız eyleminin varlığını ortadan kaldırmaz.

 Keza, eşin aldatmasında eylem tek olmakla birlikte iki ayrı sonuç doğurmaktadır. Zira eylemin ağırlığı itibariyle yaptırım farklılığı söz konusudur. Buna göre, eşini aldatan kişinin eylemi sonucu eşinin maneviyatına verdiği zarar, üçüncü kişinin verdiği zarardan (gerçekleştirdiği saldırıdan) çok daha ağırdır, Çünkü eşlerin aile değerlerine bağlı kalma yükümlülüğü aile birliğinin korunması ve sağlanmasında en önemli yükümlülüktür.Eşin bu yükümlülüğe aykırıdavranması sebebiyle evlilik birliğinin sona ermesindeki kusurundan dolayı aleyhine manevi tazminat davasına hükmedilmesi, üçüncü kişi ile gerçekleştirdiği haksız fiil eyleminden dolayı üçüncü kişiden tazminat istenilmesine engel teşkil etmez.

 Sonuç itibariyle, davalının davacının eşi ile evli olduğunu bilerek evlilik girdiği dosya içeriğine göre sabit olduğuna davalının sorumluluğu ahlaka ve adaba aykırılık nedeniyle gerçekleşen "haksız fiil”den kaynaklanmakta; dava da yasal dayanağını haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır.(6098 Sayılı TBK 49, 58 inci maddeleri) Yargıtay HGK.nun 2017/4-1334 Esas, 2017/545 Sayılı 22/03/2017 günlü ve 2010/4-129 E.2010/173 K. sayılı eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi bu eyleme katılan kişinin eylemi bundan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla bu eyleme evli olduğunu bilerek katılan kişide diğer eşin uğradığı zararlardan sorumludur.

 Hal böyle olunca, açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre, davacı tarafın istinaf itirazı yerinde olduğundan kabulü gerekmektedir. Ancak anılan husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, 6100Sayılı HMK.un 353/1inci fıkrasının (b-2) bendi uyarınca İDM.nin kararının kaldırılmasına, tarafların sosyalekonomik durumları, olayın gerçekleşme şekli, yeri ve zamanı,manevi tazminatınhaksız zenginleşme ve fakirleşmeye neden olmaması, hak ve nesafet ilkeleri göz önünde tutularak -7.000.00-TLmanevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:

 1-Davacı istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK`nun 353/1 fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,

 2-İlk Derece Mahkemesi olan Balıkesir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/447 Esas – 2017/118 Karar sayılı, 14/03/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,

 3-Davacının manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜNE,

 -Dava konusu -7.000.00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

 4-Davacı tarafından peşin yatırılan -853.90-TL karar harcından alınması gerekli -478,17-TL nin mahsubuyla Hâzineye gelir kaydına, fazla yatan -375,73-TL`nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, mahsubuna karar verilen -478.17-TL`nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

 5-Davacı tarafından yapılan toplam -317.20-TL yargılama giderinin kabul oranı olan %14’e göre hesaplanan -53.92-TL`nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin üzerinde bırakılmasına,

 6-Davalı tarafından yapılan toplam -52.00-TL yargılama giderinin ret oranı olan %86`a göre hesaplanan -44.72-TL’nın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye giderin üzerinde bırakılmasına,

 7-Davacı kendini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilip hüküm altına tutar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilmiş -1.980.00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

 8-Davalı kendini bir vekille temsil ettirdiğinden rededilen tutar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilmiş -1.980.00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

 9-Davacı tarafından peşin yatırılan -85.70-TL istinaf yoluna başvurma harcının Hâzineye gelir kaydına, -31.40-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde yatırana iadesine,

 10-Davacı tarafından yapılan -85.70-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile -35.30-TL istinaf gideri olmak üzere toplam -121.00-TL’nin kabul ve red oranı olan %14’e göre hesaplanan       -16.94-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerindebırakılmasına,

 11-Artan gider avansının talep halinde yatırana iadesine,

 12-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil iade işlemlerinin ilk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine

İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 13/06/2017 tarihinde, 6100 sayılı HMK`nun 362. Maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.