(6100 S. K. m. 390)
Dava: Taraflar arasında görülen davada ...4. Asliye Hukuk Mahkemesi`nce verilen 17.09.2012 tarih ve 2011/171-2012/519 sayılı kararın Yargıtay`ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkili kurum ile dava dışı yüklenici M... arasında ihale sonucunda sözleşme imzalandığını, yüklenicinin sözleşme gereğini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiği ve 10.06.2011 tarihinde davalı bankadan yüklenici tarafından verilen teminat mektupları bedelinin talep edildiğini ancak davalı bankanın 13.06.2011 tarihli cevabi yazısı ile ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nce verilen tedbir kararı uyarınca ödeme taleplerinin yerine getirilemeyeceğinin bildirildiğini, müvekkilinin ödeme için başvurduğu tarih itibariyle ödemeye engel bir durum bulunmadığından davalı bankanın kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, teminat bedellerinin ödenmemesinden doğan toplam 54.235 TL`nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin uygulama gereği kendisine gelen teminat mektubu tazmin taleplerini incelemeye aldıktan sonra makul süre içinde tazmin ettiğini, dava konusu teminatların verilen ihtiyati tedbir kararı uyarınca tazmin edilemediğini, davacı kurumun lehtar ile arasındaki ihtilafı kendi lehine çözmesi halinde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkacağını, bu hali ile teminatların tazmininin de sağlanacağını, davacının hiçbir kaybı ve zararının bulunmayacağını, müvekkili bankanın mahkeme kararını uygulamada kötüniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, banka teminat mektuplarının garanti akdi niteliğinde bulunduğu, bunun doğal sonucu olarak bankanın teminat mektubu vermekle bir asli borç yüklendiği, teminat mektubunu öderken kendi borcunu ödediği, bankanın mücbir sebepleri, beklenmeyen halleri, imkansızlığı, muhatap ile lehtar arasındaki akdin geçersizliğini, lehtarın ölümünü ya da iflasını ileri sürerek tazmin talebini reddedemeyeceği, ancak banka teminat mektubunun geçersiz olduğu, zamanaşımına uğradığı, mahkemece ödememe konusunda tedbir bulunduğu gibi sırf kendisine ait def`ileri ileri sürmek suretiyle mektup bedelini ödemekten kaçınabileceği, somut olayda kesin teminat mektubunun mahkemenin tedbir kararının bulunmadığı 10.06.2011 tarihinde bankaya usulüne uygun olarak ibraz edildiği, bankanın başvurunun yapıldığı tarihte derhal ödeme yapması gerekirken ödemeden kaçındığı, daha sonra 13.06.2011 tarihinde mahkemece verilen tedbir kararını ödememeye gerekçe gösterdiği, sonradan ibraz edilen tedbir kararının bankanın tazmin zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki sorun; bankanın tazmin talebini yerine getirmede gecikmesi ve bu arada ihtiyati tedbir kararı alınarak ödemenin durdurulması halinde, muhatabın bankadan alacak veya zarar ziyan isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır. İhtiyati tedbir derhal ödemenin sakıncalarını ortadan kaldıran bir mahkeme kararıdır. Bu nedenle bankanın gecikmesi sonucu, hukuka aykırı bir nedenle muhatabın zarara uğradığı iddiası ileri sürülemez. Kaldı ki ihtiyati tedbir kararının verilmesinden anlaşılan ise, muhatabın bir tazmin hakkının olup olmadığının ancak dava sonucunda ortaya çıkacağıdır, diğer bir deyişle henüz ödememe nedeniyle ortada bir zarar bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.680,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 27.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.