Loading...
24.05.2022

Meskeniyet Şikayeti

T.C.  Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 
E. 2011/17339
K. 2012/3124
T. 13.2.2012

ÖZET: Borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Aile terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Farklı ve ehil bilirkişi aracılığıyla borçlunun haline münasip evinin belirlenmesi ve bunun değeri saptanarak karar verilmesi gerekir.

DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine; bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu vekili meskeniyet şikayetinde bulunmuş, mahkemece şikayetin kabulüne dair verilen karar dairemizce; "Borçlunun taşınmazın 2. katında oturduğu, diğer katların başkaları tarafından kullanıldığını, mahkemece gerektiğinde alacaklıya yetki verilerek taşınmazın kat irtifakının sağlanıp borçlunun oturduğu ikinci kat yönünden meskeniyet iddiasının kabulü gerekirken alacaklı aleyhine sonuç doğuracak şekilde taşınmazın tamamı üzerinden meskeniyet iddiasının kabulünün doğru bulunmadığı" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, şikayet konusu taşınmazda kat irtifakı kurulamadığı gerekçesiyle meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmiştir.

İİK`nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.

Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.

Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir. İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür. Dosyada mevcut rapor yukarıda belirtilen kıstaslara uygun değildir. Buna göre mahkemece, farklı ve ehil bilirkişi aracılığıyla borçlunun haline münasip evinin yukarıdaki kurallara göre belirlenmesi ve bunun değeri saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, "şikayet konusu taşınmazda kat irtifakı kurulamadığı" gerekçesiyle meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 13.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.