DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davayı görev yönünden reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı isteminin özeti;
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 375 sayılı KHK`nın ek 6. maddesine göre iş sözleşmesi yapıldığını, davalının işten ayrılma talebinde bulunduğunu ve 02.07.2012 tarihinde iş sözleşmesini süresinden önce feshettiğini, 375 sayılı KHK`nın ek 6. maddesine göre sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde personel tarafından tazminat ödeneceğinin düzenlendiğini, davalının söz konusu düzenlemeye aykırı davrandığından bahisle anılan tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, müvekkilinin eşinin kamu personeli olduğunu ve başka bir şehre tayin edildiğini, davalının sözleşmeyi eşinin tayini üzerine feshettiğini, tek yanlı olarak konan cezai şartın geçersiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, davalının evlilik birliğini sağlamak amacıyla iş akdini feshettiği ve hizmet sözleşmesinde düzenlenen cezai şartın tek taraflı olarak çalışan aleyhine düzenlendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce yapılan incelemede karar, anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olması gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmakla, bozma ilamı doğrultusunda davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 114/1-b maddesine göre yargı yolunun caiz olması hususu dava şartlarındandır. Yine 6100 sayılı Kanun`un 115/2. maddesine göre de, dava şartı yokluğu durumunda mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, bozma ilamına uyularak davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli ise de, hüküm fıkrasında görevsizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verildiğinin belirtilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun`un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararda, hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “Davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE” sözcüklerinin hükümden çıkarılarak yerine “Davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, yargı yolu caiz olmaması sebebiyle usulden reddine” sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.