T.C. Yargıtay 8.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 3782
Karar: 2013 / 3722
Karar Tarihi: 18.03.2013
ÖZET: Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İİK.nun ilgili vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Dava konusu haciz .... tarihinde üçüncü kişiye ait işyerinde ve davacı üçüncü kişi şirket çalışanı huzurunda yapılmış ise de haciz mahallinde borçlu şirketin ortağı A. R. Ü.`ye ait evrak bulunduğu gibi borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket kurucu ve ortakları aynı kişilerdir. Bu durumda İİK`nun ilgili maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksini davacı üçüncü kişinin kesin ve inandırıcı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davacı üçüncü kişi tarafından bu yasal karinenin aksinin ispatına yönelik olarak hacizli mallara ilişkin faturalar ibraz edilmiştir. Faturalar, borcun doğum tarihinden önceki tarihli olmakla birlikte faturalarda malların ayırt edici özellikleri belirtilmediğinden mahcuzlara ilişkin olup olmadıkları kesin bir şekilde tespit edilemediği gibi her iki şirketin ortaklarının aynı kişilerden oluştuğu ve davalı şirketin aile şirketi olduğu, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında organik bir bağ bulunduğu anlaşılmaktadır.(2004 S. K. m. 96, 97, 103)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire`ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, 3.kişi tarafından İİK`nun 96. maddesi gereği alacaklıya karşı açılan davalı alacaklı tarafından borçlu A. R. Ü...Metal Endüstri Müşavirlik Ltd. Şti. aleyhine İzmir 18.İcra Müdürlüğü 2008/5967 Esas sayılı takip dosyasında yürütülen takipte kendi işyerinde uygulanan 06.09.2011 tarihli haciz işleminde borçluyla bir ilgisi olmayan menkullerin haczedildiği ileri sürülerek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, haczedilen menkuller davacı 3.kişi şirkete ait olduğu kira sözleşmesi ve faturalardan anlaşıldığı için davanın kabulüne, yapılan haczin kaldırılmasına karar verilmiş, karar davalı alacaklı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlu, istihkak iddiası üzerine kendisine gönderilen İİK 103 davetiyesi tebliği üzerine haczedilen malın 3. kişiye ait olduğunu bildirmiş veya 3. kişinin istihkak iddiasının kendisine bildirilmesine rağmen verilen 3 günlük sürede itiraz etmemiş ise istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağından borçlunun açılacak istihkak davasında davalı olarak gösterilmesi gerekmez, dava sadece alacaklı hasım gösterilmek suretiyle açılır. Somut olayda, yokluğunda yapılan 06.09.2011 tarihli haciz işlemine ait tutanak İİK 103 nolu davet kağıdı ile birlikte borçluya 04.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Borçlu bir cevap vermediğinden 3.kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Bu nedenle davada taraf olarak gösterilmesine gerek kalmaz.
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK.nun 96.vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Dava konusu haciz 06.09.2011 tarihinde 3.kişiye ait işyerinde ve davacı 3.kişi şirket çalışanı huzurunda yapılmış ise de haciz mahallinde borçlu şirketin ortağı A. R. Ü.`ye ait evrak bulunduğu gibi borçlu şirket ile 3.kişi şirket kurucu ve ortakları aynı kişilerdir. Bu durumda İİK`nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksini davacı 3.kişinin kesin ve inandırıcı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davacı 3.kişi tarafından bu yasal karinenin aksinin ispatına yönelik olarak hacizli mallara ilişkin faturalar ibraz edilmiştir. Faturalar, borcun doğum tarihinden önceki tarihli olmakla birlikte faturalarda malların ayırt edici özellikleri belirtilmediğinden mahcuzlara ilişkin olup olmadıkları kesin bir şekilde tespit edilemediği gibi her iki şirketin ortaklarının aynı kişilerden oluştuğu ve davalı şirketin aile şirketi olduğu, borçlu şirket ile 3. kişi şirket arasında organik bir bağ bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mevcut karinenin aksinin istihkak iddiasında bulunan davacı 3.kişi şirket tarafından kesin inandırıcı delillerle kanıtlandığından söz edilemez. O halde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalıya geri verilmesine, 18.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.