Loading...
12.09.2022

Borçlunun Banka Nezdinde Doğmuş Ve Doğacak Alacakları Üzerinde Rehin Ve Hapis Hakkı Bulunup Bulunmadığı Hususu

T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 
Esas: 2011 / 5827 
Karar: 2012 / 609 
Karar Tarihi: 26.01.2012
 
ÖZET: Uyuşmazlık, üçüncü kişinin istihkak davasına ilişkindir. Haciz tarihi itibariyle davacı bankanın takip borçlusuna verdiği ibraz edilen ancak karşılıksız çıkan çekler sebebiyle bankanın yasal sorumluluk miktarı kadar riski bulunduğundan, ibraz edilmeyen çeklerden kaynaklanan tüm riskinin banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmak suretiyle tespiti ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (2004 S. K. m. 96) (5941 S. K. m. 3, 9) (3167 S. K. m. 10) (YHGK 21.09.2011 T. 2011/17-513 E. 2011/549 K.)
 
Dava: Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: 
 
Karar: Davacı üçüncü kişi vekili, Hendek İcra Müdürlüğü nün 2010/28 Sayılı takip dosyasında haczedilen müvekkili banka nezdinde bulunan 23.969,92 TL üzerinde; müvekkili ile takip borçlusu arasında imzalanan Bankacılık Hizmet sözleşmesi ve Çek Taahhütnamesi gereğince karşılıksız, kalacak her bir çek yaprağı için banka tarafından ödeme yükümlülüğü bulunan miktarın teminatı olmak üzere borçlu müşterinin bankada bulunan mevduatı üzerinde müvekkili, bankanın rehin hakkı olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını istemiştir. 
 
Davalı alacaklı vekili, davacı bankanın haczedilen mevduat üzerinde rehin hakkı bulunması için usulüne uygun düzenlenmiş, bir rehin sözleşmesi olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. 
 
Mahkemece davacı banka açısından borçlu şirkete verilen çekler ile ilgili somut ve muaccel bir riskin mevcut olmadığı, risk, iddiasının soyut bir iddia olup, riskin- mevcut olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekilince temyiz edilmiştir. 
 
Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İİK`nun 96. vd. maddelerine; dayalı istihkak davasına ilişkindir. 
 
Somut olayda çözümlenmesi gereken husus; davacı banka ile borçlu arasında imzalanan 16.06.2008 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve çek taahhütnamesi gereğince; davacı bankanın, borçlunun banka nezdinde doğmuş ve doğacak; tüm alacakları üzerinde rehin ve hapis hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 
 
3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun (mülga)`un 10. maddesi gereğince muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüzmilyon; liraya tamamlayacak biçimde, ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin: teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir Bu kanun 20.12.2009 tarih ve 27438 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 14.12.2009 tarih ve 5941 Sayılı Çek Kanunu`nun 9. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, başlıklı 3. maddesiyle de aynı nitelikte hüküm konulmuştur.
 
Bu zorunlu; kredi sözleşmesi için banka çek karnesi vermeden istediği teminatı talep edebilecek, eğer hesap sahibi bankanın kredi müşterisi ise bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçları için ipotekler, ticari işletme rehinleri, menkul, rehni, mevduat ve alacaklar üzerindeki rehinler ve bankanın aldığı kefaletler bu kredinin de teminatını, oluşturacaktır. 
 
Öte yandan davacı üçüncü kişi banka ile borçlu arasında imzalanan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi`nin <Çekle işleyen Hesaplar> başlığı altındaki; 4.7.1 bendinde <Müşteriye verilecek çeklerin aşağıdaki hükümlere tabi olmasını müşteri kabul eder.> 
 
4.7.3 bendinde <3167 Sayılı Kanun Ve Mevzuat gereğince; Bankanın karşılıksız olan her çek yaprağı için yasal olarak ödemekle yükümlü olduğu tutarı, müşteri bankaya geri ödemekle yükümlüdür. Banka, söz konusu tutarı müşterinin, hesabından alarak bloke bir hesaba aktarabilir, mahsup edebilir çekin karşılıksız kaldığının bankaca tespit edildiği, andan itibaren herhangi bir ihbara gerek olmadan; alacak muaccel hale gelir.> 
 
4.7 17 bendinde <Bankacı bloke kaydı konulmuş çeklerin karşılığını oluşturmak ve bunların bankaca ödenmesini sağlamak için müşteri, banka nezdindeki her türlü mevduatının yetecek. bölümünü bankaya resmettiğini kabul eder> düzenleme yer almaktadır. 
 
Diğer taraftan davacı 3.kişi banka ile borçlu, arasında imzalanan Çek Taahhütnamesi`nin <Bankanın yükümlü olduğu tutarı ödemesi> başlıklı 2.maddesinde müşteri (borçlu), bankanın hamile ödemekle yükümlü olduğu meblâğı bankaya geri ödemekle yükümlüdür. Banka, söz konusu meblağı bloke bir hesaba aktarabilir. Bu meblağ banka tarafından hamile ödenirse banka mahsup vs. yapabilir. Çekin karşılıksız kaldığının bankaca tespit edildiği andan itibaren herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın bankanın söz konusu meblağ için müşteriden olan alacağı muaccel hale gelir.>
 
7/1 maddesinde müşteri bu meblağ kadar bölümü bankaya <rehnettiğini> kabul eder hükmü düzenlenmiştir. 
 
Somut olayda, davalı alacaklı vekili tarafından 21.01.2010 tarihli takip talebi ile borçlu aleyhine toplam 27.261 TL alacağın tahsili istenilmiş, 09.11.2009 tarihli karşılıksız kaşesi vurulan çeke dayanılmıştır. 
 
Davacı bankaya gönderilen 21.01.2010 tarihli (ihtiyati) haciz yazısı üzerine bankaca 03.02.2010 tarihli yazı ile bankanın müşteriye verilen çek karneleri kapsamında bankanın sorumluluk risklerinin mevcut olduğu belirtilerek bankanın rehin, takas, mahsup ve hapis hakkı bulunduğu, bu haklardan sonra gelmek üzere ihtiyati haciz şerhinin işlendiği bildirilmiştir. 
 
Yukarıda yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde; Mülga 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunu`nun 10. ve 5941 Sayılı Çek Kanunu`nun 3.maddesi uyarınca muhatap banka süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmakla, kısmen karşılığının bulunması halinde ise kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili hususun hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, yasa gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için borçlunun bankadaki mevduatının her bir çek için miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Esasen rehin hakkı, banka ile müşterisi arasında imzalanan çerçeve sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceğinin kabulü gerekir. 
 
H.G.K.`nun 21.09.2011 gün ve 2011/17-513-549 Sayılı kararıyla da benimsenen bu ilke ışığında, haciz tarihi itibariyle davacı bankanın takip borçlusuna verdiği ibraz edilen ancak karşılıksız çıkan çekler sebebiyle bankanın yasal sorumluluk miktarı kadar riski bulunduğundan, ibraz edilmeyen çeklerden kaynaklanan tüm riskinin banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmak suretiyle tespiti ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. 
 
Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacı üçüncü kişiye iadesine, 26.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.