Loading...
15.08.2022

Tebliğ Tarihinin Öğrenme Tarihine Göre Düzeltilmesine Karar Verilmesi Gerektiği

T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 
Esas: 2017 / 4068 
Karar: 2017 / 9564 
Karar Tarihi: 19.06.2017

ÖZET: Tebligat, evrakı almaktan imtina eden çalışanın kim olduğu tespit edilmeksizin muhtara yapılmış olup, bu haliyle yapılan tebligatlar usulsüzdür. O halde mahkemece, tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekir.

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikayetçinin, kendisine İİK`nun 89.maddesine göre gönderilen birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi tebligatlarının usulüne uygun yapılmadığını ileri sürerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan ``03.02.2016`` olarak düzeltilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu`nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Kanunu`nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde de; tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda 1. haciz ihbarnamesinin; "adresin kapalı olması sebebiyle muhatap adreste çalışan ... soruldu, yetkilinin çarşıda olduğunu beyan ettiğinden evrak mahalle muhtarı ... tebliğ edilerek ... " şerhi ile, 2. haciz ihbarnamesinin; "muhatap adreste isim ve imzadan imtna eden çalışanına soruldu, yetkilinin çarşıda olduğunu beyan ettiğinden evrak mahalle muhtarı ... tebliğ edilerek ..." şerhi ile, 3. haciz ihbarnamesinin ise; "Kezokino yetkilisi tevziat saatlerinde çarşıda olduğundan isim ve imzadan imtina eden çalışanı tebliğ evrakını almaktan imtina ettiğinden tevliğ evrakı 21. maddeye göre ... mahalle muhtarına ... tebliğ edildi ..." şerhi ile tebliğ edildiği görülmektedir. Tebliğ işlemleri, yukarıda açıklanan TK`nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu`nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesine aykırı olarak, yetkilinin veya tüzel kişinin, o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde, vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişinin mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilerek diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği hususu gözetilmeksizin ve evrakı almaktan imtina eden çalışanın kim olduğu tespit edilmeksizin muhtara yapılmış olup, bu haliyle yapılan tebligatlar usulsüzdür.

O halde mahkemece, TK`nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikayetçinin, kendisine İİK`nun 89.maddesine göre gönderilen birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi tebligatlarının usulüne uygun yapılmadığını ileri sürerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan ``03.02.2016`` olarak düzeltilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu`nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Kanunu`nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde de; tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda 1. haciz ihbarnamesinin; "adresin kapalı olması sebebiyle muhatap adreste çalışan ... soruldu, yetkilinin çarşıda olduğunu beyan ettiğinden evrak mahalle muhtarı ... tebliğ edilerek ... " şerhi ile, 2. haciz ihbarnamesinin; "muhatap adreste isim ve imzadan imtna eden çalışanına soruldu, yetkilinin çarşıda olduğunu beyan ettiğinden evrak mahalle muhtarı ... tebliğ edilerek ..." şerhi ile, 3. haciz ihbarnamesinin ise; "Kezokino yetkilisi tevziat saatlerinde çarşıda olduğundan isim ve imzadan imtina eden çalışanı tebliğ evrakını almaktan imtina ettiğinden tevliğ evrakı 21. maddeye göre ... mahalle muhtarına ... tebliğ edildi ..." şerhi ile tebliğ edildiği görülmektedir. Tebliğ işlemleri, yukarıda açıklanan TK`nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu`nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesine aykırı olarak, yetkilinin veya tüzel kişinin, o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde, vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişinin mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilerek diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği hususu gözetilmeksizin ve evrakı almaktan imtina eden çalışanın kim olduğu tespit edilmeksizin muhtara yapılmış olup, bu haliyle yapılan tebligatlar usulsüzdür.

O halde mahkemece, TK`nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.