Loading...
01.04.2022

Eser sözleşmesinde, taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğuna yönelik kabul var ise, davacı yüklenici tarafından yapılan işlerin neler olduğu tanık delili ile ispatlanabilir.

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2014/15-875
Karar No: 2016/431
Karar Tarihi: 30.3.2016

  • ESER SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAĞIN TAHSİLİ ( Davacı Yüklenici Tarafından Yapılan İşlerin Neler Olduğunun Belirleneceği - Yüklenici Tarafından Yapılan İşler Hakkında Tanık Dinlenmesine Yasal Engel Bulunmadığı/Akdi İlişkinin Varlığı Kabul Edildiği ve İş Sahibince Davaya Konu Sözleşmelerin Usulen Feshedildiği Kanıtlanamadığı Takdirde Yapılan İşlerin Davacı Yüklenici Tarafından Yapıldığının Kabul Edileceği )
  • İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan/Davacı Yüklenici Tarafından Yapılan İşlerin Neler Olduğunun Belirleneceği - Yüklenici Tarafından Yapılan İşler Hakkında Tanık Dinlenmesine Yasal Engel Bulunmadığı/Akdi İlişkinin Varlığı Kabul Edildiği ve İş Sahibince Davaya Konu Sözleşmelerin Usulen Feshedildiği Kanıtlanamadığı Takdirde Yapılan İşlerin Davacı Yüklenici Tarafından Yapıldığının Kabul Edilmesi Gerektiği )
  • AKDİ İLİŞKİNİN VARLIĞININ İSPATI ( Akdi İlişkinin Varlığını İspat Yükünün Davacı Yüklenicide Olduğu - Davacı Yüklenici Vekilince Dayanılan Sözleşmelerin Davalı İş Sahibi Şirket Vekilince Sunulan Dilekçeyle Sözleşmeler Altındaki İmzaların Müvekkili Şirket Yetkilisine Ait Olduğu Belirtilerek Kabul Edildiği/Akdi İlişkinin Varlığı Konusunda Tarafların İradelerinin Uyuştuğunun Kabul Edileceği )

2004/m. 67

4721/m. 6

6100/m. 190

6098/m. 470

ÖZET : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin ödenmeyen kısmının tahsili amacıyla açılan itirazın iptali davasıdır.

Uyuşmazlık; taraflar arasında akdi ilişkinin varlığına dair değerlendirmenin Yerel Mahkemece tam olarak yapılıp yapılmadığı ile varılacak sonuca göre davanın ispatı bakımından tanık dinlenmesinin mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı yüklenicidedir. Davacı yüklenici vekilince dayanılan sözleşmeler, davalı iş sahibi şirket vekilince sunulan dilekçeyle sözleşmeler altındaki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olduğu belirtilerek kabul edilmiş ancak, sözleşme konusu malzemelerin müvekkili şirkete teslim edilmediği ileri sürülmüştür. Bu durumda akdi ilişkinin varlığı konusunda tarafların iradeleri uyuşmuştur.

Davacı yüklenici tarafından yapılan işlerin neler olduğunun, sözleşmelerde yazılı olan işlerin hangilerinin davacı yüklenici tarafından yapıldığının belirlenmesi gerekir. Bu konuda maddi vakıalar, dolayısıyla yüklenici tarafından yapılan işler hakkında tanık dinlenmesine yasal engel bulunmamaktadır. Akdi ilişkinin varlığı kabul edildiği ve iş sahibince davaya konu sözleşmelerin usulen feshedildiği kanıtlanamadığı takdirde kural olarak yapılan işlerin davacı yüklenici tarafından yapıldığının kabulü zorunludur.

DAVA : Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.2.2012 gün ve 2009/396 Esas 2012/50 Karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 28.1.2013 gün ve 2012/3020 Esas 2013/386 Karar sayılı ilamı ile;

( ... Dava, iş bedelinin ödenmeyen kısmının tahsili için başlatılan icra takibinin davalı iş sahibi şirket vekilinin itirazı üzerine durması sebebiyle itirazın iptâli, icra takibinin devamı, icra inkâr tazminatının tahsili istemleri ile açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı yüklenici vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı yüklenici vekili, dava dilekçesinde 26.5.2008 tarihli bir adet, 9.6.2008 tarihli iki adet sözleşmeye dayanmıştır. Bu sözleşmelerin fotokopileri davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuştur. Bu sözleşmelere karşı davalı iş sahibi şirket vekilinin beyanı alınmamıştır. Bu sözleşmelerdeki işveren imzasının davalı şirket temsilcisine ait olduğu kabul edildiği takdirde taraflar arasında akdî ilişkinin bulunduğunun kabulü gerekir. Davalı iş sahibi şirket vekili bu sözleşmeleri ve altındaki imzayı inkâr ederse, bu durumda davacı yüklenici vekiline sözleşmelerin asıllarını sunması için süre verilmesi, sözleşme asılları sunulduğu takdirde gerekirse imza incelemesi de yapılarak, taraflar arasında akdî ilişkinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi zorunludur.

Taraflar arasında akdî ilişkinin bulunduğunun kabul edilmesi durumunda, davacı yüklenici tarafından yapılan işlerin neler olduğunun, sözleşmelerde yazılı olan işlerin hangilerinin davacı yüklenici tarafından yapıldığının belirlenmesi gerekir. Bu konuda maddi vakıalara, dolayısıyla yüklenici tarafından yapılan işler hakkında tanık dinlenmesine yasal engel bulunmamaktadır. Akdî ilişkinin varlığı kabul edildiği takdirde kural olarak yapılan işlerin davacı yüklenici tarafından yapıldığının kabulü zorunludur. Bunun aksini ispatlama yükümlülüğü davalı iş sahibine aittir.

Mahkemece taraflar arasında akdî ilişkinin bulunup bulunmadığının değerlendirmesi tam olarak yapılmamış, bu konunun gerekli beyanlar alınarak değerlendirilmesi gerektiği üzerinde de durulmamıştır. Sadece davacı yüklenici defter kayıtlarının usulüne uygun tutulmamış olması ve icra takibine dayanak yapılan 11.10.2008 tarihli faturanın iade edilmiş bulunması gerekçesiyle davacı yüklenicinin iddiasını ispat edememiş olması sebebiyle eksik araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibinin davalı iş sahibi şirket vekilinin itirazı üzerine durması sebebiyle itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı yüklenici vekili, müvekkili ile davalı iş sahibi şirket arasında imzalanan 9.6.2008, 26.5.2008 ve 9.6.2008 tarihli sözleşmeler gereği müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülüklere uyularak sözleşme konusu iş tamamlandığı halde davalı şirketçe bu sözleşmelere konu 11.10.2008 tarihli 17.766,08 TL fatura bedelinin 9.766,08 TL kısmının ödenmediğini, bu sebeple davalı şirket hakkında başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, davalının haksız ve kötü niyetli olarak yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı iş sahibi şirket vekili, dava dosyasına sunulan üç adet sözleşmedeki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olduğunu ancak sözleşme konusu malzemeler müvekkiline teslim edilmediğinden sözleşmelerin yürürlüğe girmediğini, teslimin yazılı delillerle kanıtlanması gerektiğini savunarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davaya konu faturadaki malların satıldığı ve işlerin yapıldığının davacı tarafça yazılı delillerle ve ticari defterlerle ispat edilemediği, hatırlatılmasına rağmen yemin deliline dayanılmadığı ve özellikle taraflar arasındaki çerçeve sözleşmelerde iş yapıldıkça yapılan işlerin parasının peşin ödenmesi veya çekle ödenmesi kararlaştırıldığından, davacı tarafça sunulan ödeme belgelerinin davaya konu faturadaki işlerle ilgisinin ispatlanamadığı ve davacı yüklenicinin elinde yazılı/kesin belge de olmadığından bahisle ispatlanamayan davanın reddine dair verilen karar, davacı yüklenici vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarda açıklanan sebeplerle bozulmuştur.

Mahkemece, önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı yüklenici vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında akdi ilişkinin varlığına dair değerlendirmenin Yerel Mahkemece tam olarak yapılıp yapılmadığı ile varılacak sonuca göre davanın ispatı bakımından tanık dinlenmesinin mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 6. ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 190. maddeleri uyarınca akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı yüklenicidedir. Somut olayda, davacı yüklenici vekilince dayanılan sözleşmeler, davalı iş sahibi şirket vekilince sunulan 17.5.2010 havale tarihli dilekçeyle sözleşmeler altındaki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olduğu belirtilerek kabul edilmiş ancak, sözleşme konusu malzemelerin müvekkili şirkete teslim edilmediği ileri sürülmüştür. Bu durumda akdi ilişkinin varlığı konusunda tarafların iradeleri uyuşmuştur.

Taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğuna yönelik bu kabul uyarınca, davacı yüklenici tarafından yapılan işlerin neler olduğunun, sözleşmelerde yazılı olan işlerin hangilerinin davacı yüklenici tarafından yapıldığının belirlenmesi gerekir. Bu konuda maddi vakıalar, dolayısıyla yüklenici tarafından yapılan işler hakkında tanık dinlenmesine yasal engel bulunmamaktadır. Akdi ilişkinin varlığı kabul edildiği ve iş sahibince davaya konu sözleşmelerin usulen feshedildiği kanıtlanamadığı takdirde kural olarak yapılan işlerin davacı yüklenici tarafından yapıldığının kabulü zorunludur.

Bu nedenle, eser sözleşmesinin varlığı çekişmesiz olduğunda eser sözleşmesinde geçen bir kısım işlerin yüklenici tarafından yapıldığının kabul edilmesi gerektiğine dair hukuki ve fiili bir karine bulunmadığı ile davacı yüklenici tarafından davaya konu işin yapıldığı ve tamamladığının ispatlanamadığına dair Yerel Mahkeme tespiti yerinde olmamıştır.

Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 30.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.