Loading...
08.08.2022

Ücret Miktarının Senetle İspat Sınırlarını Aşması Halinde

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas:  2014/10-2384
Karar: 2017/522
Karar Tarihi: 22.03.2017

 ÖZET: Ücret miktarı senetle ispat sınırlarını aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtlar, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkün olduğundan buna göre araştırma yapılması gerekmektedir. Bu nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

 (2709 S. K. m. 60) (5510 S. K. m. 86, Geç. m. 7) (506 S. K. m. 6, 77, 78, 79) (6100 S. K. m. 200, 202, Geç. m. 1) (1086 S. K. m. 288, 292) (YHGK. 29.06.2005 T. 2005/21-409 E. 2005/413 K.) (YHGK. 02.04.2014 T. 2013/19-627 E. 2014/439 K.) (YHGK. 20.10.2010 T. 2010/10-480 E. 2010/523 K.) (YHGK. 19.10.2011 T. 2011/10-608 E. 2011/649 K.) (YHGK. 19.06.2013 T. 2012/10-1617 E. 2013/850 K.)

 Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.11.2012 gün ve 2009/959 E., 2012/692 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı ... Gıda Turz. Teks. Dericilik Ev Aletleri İmal. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 17.03.2014 gün ve 2013/22980 E., 2014/5976 K. sayılı kararı ile, "...Davacı, 20.10.2007-10.10.2007 tarihler arasında 1000 TL ücret karşılığında kahvaltı şefi olarak çalıştığının tespitini istemiştir. Hizmet cetvelinde, davacının davalı işyeri tarafından 20.10.2007-01.10.2007 tarihler arasında asgari ücret karşılığı çalışmalarının bildirildiği sabittir. Mahkemece, emsal ücret araştırması neticesinde, davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde 20.07.2007 - 10.10.2007 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı ve sigortalı olarak aylık 1000.TL ücret karşılığı çalıştığının tespitine hükmedilmiştir. Hizmet tespitine dair kurulan hükümde, bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, uyuşmazlık konusu husus, davacının çalıştığı dönemde prime esas kazancının gerçek ücretten tespiti konusunda yeterli araştırma yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağını, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesi teşkil etmektedir. Anılan maddede "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." hükmü yer almaktadır. Bilindiği üzere, belli bir dönemdeki çalışmaların tespiti istemini içeren hizmet tespiti davası, dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olmasa da, 506 sayılı Kanun`un 79/10. maddesinde de düzenlendiği üzere, özünde prime esas kazançlarının ve prim ödeme gün sayılarının tespiti talebini de içerir. Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin ilamı ise, işverenin Kuruma vermediği bildirgeler yerine geçecek belge niteliğindedir. Bu nedenle mahkeme dava sonunda vereceği kararda, tespit edilen dönem için aylar itibariyle prim ödeme gün sayıları ile 506 sayılı Kanun`un 77. maddesine göre hesaplanacak olan `o dönemdeki` bir günlük ücreti de belirtecektir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, "sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez." Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde re`sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

 Bununla birlikte hizmet tespitine yönelik davalarda, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı ... Başkanlığına, davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla, prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Hukuk Genel Kurulu`nun 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. HMK 200. maddesi, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar ve değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle iki bin beş yüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz, demekle, Kanunda ispat sınırı olarak gösterilen belli tutarı aşan hukuki işlemler ve senede karşı olan iddialar kural olarak yalnız senetle ispat edilebilir. Bu kaidenin istisnaları bulunmakta olup somut olayda ise bir istisna bulunmamakla birlikte senetle ispat şartı geçerlidir. Bir hukuki işlemin senetle ispatının gerekip gerekmediği o hukuki işlemin tümünün değerine göre belirlenir. Buna göre de, Ücret miktarı HMK`nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtlar, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür. 506 sayılı Kanun`un 78. maddesinde prime esas günlük kazançların alt ve üst sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. Günlük kazancın alt sınırı HUMK`nun 288. (HMK m. 200) maddesinde belirtilen sınırı aşıyorsa, ücretin yazılı delille saptanması gereğinin pratikte bir önemi kalmayacaktır. Zira 506 sayılı Kanun`un 78. maddesine göre, "....günlük kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden hesaplanır". ücretin alt sınırla tespit edilen miktardan fazla olması halinde ise, günlük kazancın hesaplanmasında asgari ücret esas alınır.

 Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 O hâlde, davalı .... Gıda Tur. Tek. Deri. Ev Alet. İmal. San. ve Tic. Ltd. Şti. avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

 HUKUK GENEL KURULU KARARI

 Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

 Dava, davacının 20.07.2007 ve 10.10.2007 tarihleri arasındaki hizmetinin ve prime esas kazancının tespiti istemine ilişkindir.

 Davacı vekili müvekkilinin 20.07.2007 tarihinde 1.000,00-TL ücret ile işe başladığını, 10.10.2007 tarihinde ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde işine son verildiğini, daha sonra sigorta kayıtlarını incelediğinde işverence sigortalı çalışma günlerinin eksik gösterildiğini ve sigorta primlerinin az yatırıldığını fark ettiğini ileri sürerek, 20.07.2007 ve 10.10.2007 tarihleri arasındaki sigortalı hizmetinin ve maaşı oranındaki prim miktarının tespitini talep etmiştir.

 Davalı SGK vekili hizmet tespiti davalarının kamu düzenine yönelik olduğundan resen incelemeye tabi olduğunu, mahkemece Kuruma verilen zorunlu belgelerin celp edilerek incelenmesi gerektiğini, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığının zorunlu bulunduğunu, davacının belirtilen işyerinde sigorta primlerinin tam ve eksiksiz yatırıldığının sabit olduğunu, ayrıca dava açılmasına sebebiyet vermediğinden Kurum aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine de hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.

 Davalı .... Gıda Turz. Teks. Dericilik Ev Aletleri İmal. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından cevap dilekçesi verilmemiştir.

 Mahkemece tanık beyanlarından davacının talep konusu dönemde aralıksız çalıştığının ve aylık ücretinin 1.000,00-TL olduğunun ispatlandığı, öte yandan mahkemece işçi ve işveren kuruluşları aracılığı ile ücret araştırması yapıldığı, işyerinin niteliği, davacının yaptığı iş, unvanı gibi hususların dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde davacının 1.000,00-TL ücret ile çalıştığının kabulünün gerektiği gerekçesiyle ile davacının davalı işyerinde 20.07.2007 - 10.10.2007 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı ve sigortalı olarak aylık 1.000,00-TL ücret karşılığı çalıştığının tespitine karar verilmiştir.

 Davalı .... Gıda Turz. Teks. Dericilik Ev Aletleri İmal. San ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, çalışma süresi tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilecekken ücret miktarı yönünden senetle ispat kuralının uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı gibi vasıflı bir çalışanın ya da 10 yıllık kıdemi olan bir işçinin asgari ücret ile çalıştığının kabul edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu bir davada hukuka aykırı bir sonuca kapı açılmaması gerektiği, işçi alacaklarına ve işçi tarafından iş kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında ücretin tespitinde yazılı belge aranmadığı, kaldı ki işverenlerce düzenlenmesi gereken bir belgeyi işçiden beklemenin hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

 Direnme kararını davalılar SGK vekili ile .... Gıda Turz. Teks. Dericilik Ev Aletleri İmal. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyize getirmektedir.

 Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olay bakımından davacının sigorta primine esas ücretinin tespitinde mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

 I- Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

 Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, ilk hükmü temyiz etmeyen davalı ... Kurumunun direnmeyi temyizinin mümkün bulunup bulunmadığı ön sorun olarak incelenmiştir.

 Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2014 gün ve E:2013/19-627, K:2014/439 sayılı ilamı).

 Yerel mahkemenin ilk kararı, .... Gıda Turz. Teks. Dericilik Ev Aletleri İmal. San ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiş ve hüküm eksik araştırma nedeniyle bozulmuştur. Hükmü temyiz etmeyen davalı ... yönünden ise artık hüküm kesinleşmiştir. Bu nedenle, davalı ... vekilinin direnme kararını temyizinde hukuki yararı bulunmamaktadır.

 O halde, davalı ... vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

 II- Davalı .... Gıda Turz. Teks. Dericilik Ev Aletleri İmal. San ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

 Davanın yasal dayanağını, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu`nun Geçici 7. maddesi uyarınca, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 79/10. maddesi teşkil etmektedir. Anılan maddede "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır" hükmü yer almaktadır.

 Bilindiği üzere, belli bir dönemdeki çalışmaların tespiti istemini içeren hizmet tespiti davası dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olmasa da 506 sayılı Kanun`un 79/10. maddesinde de düzenlendiği üzere özünde prime esas kazançlarının ve prim ödeme gün sayılarının tespiti talebini de içerir. Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin ilamı ise işverenin Kuruma vermediği bildirgeler yerine geçecek belge niteliğindedir. Bu nedenle mahkeme dava sonunda vereceği kararda tespit edilen dönem için aylar itibariyle prim ödeme gün sayıları ile 506 sayılı Kanun`un 77. maddesine göre hesaplanacak olan `o dönemdeki` bir günlük ücreti de belirtecektir.

 06 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.

 Sosyal güvenlik hakkı kamu düzenine ilişkin olduğundan bu hakka ilişkin davalarda kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalar daha çok tarafların dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda hâkimin kararını (hükmünü) tarafların bildirmiş oldukları vakıalara dayandırılabilmesi için onların varlığına kanaat getirmiş olması gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olmayan vakıaları da hâkim kendiliğinden inceleme konusu yapar. Bundan başka hâkim tarafların ileri sürmedikleri vakıaları da kendiliğinden araştırıp kararını bu vakıalara dayandırabilir ve davanın ispatı için bütün delillere kendiliğinden başvurabilir.

 Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re`sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de gözönünde bulundurulmalıdır.

 Hizmet tespitine yönelik davalarda davacı işçinin çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı ...`na (Devredilen SSK) davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur.

 Davanın niteliği gereği çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli serbestlik söz konusu değildir. Ücretin ispatında Hukuk Genel Kurulu`nun 2005/21-409 E., 2005/413 K.; 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 E. 2010/523 K.; 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 E., 2011/649 K.; 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 E. 2013/850 K. ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)`nun 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 200) yazılı sınırları aşan, ücret alma iddialarının, yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.

 Ücret miktarı HUMK`nın 288. (HMK m.200) maddesinde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür.

 Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar için veya bu miktar üzerinde olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesi mümkündür (1086 sayılı HUMK m. 292 (HMK m. 202).

 506 sayılı Kanunun 78. maddesinde prime esas günlük kazançların alt ve üst sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. Günlük kazancın alt sınırı HUMK`nın 288. (HMK m. 200) maddesinde belirtilen sınırı aşıyorsa, ücretin yazılı delille saptanması gereğinin pratikte bir önemi kalmayacaktır. Zira 506 sayılı Kanunun 78. maddesine göre, "....günlük kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden hesaplanır". Ücretin alt sınırla tespit edilen miktardan fazla olması halinde ise, günlük kazancın hesaplanmasında asgari ücret esas alınır.

 Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece işçi ve işveren kuruluşlarından gelen cevabi yazılar ve tanık beyanlarına itibar edilerek karar verilmiş ise de yapılan araştırma davacının gerçek ücretinin tespitinde yeterli değildir.

 Hal böyle olunca, ücret miktarı HMK`nın Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtlar, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkün olduğundan buna göre araştırma yapılması gerekmektedir.

 Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Anayasanın 60. maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağının belirtildiği, bu haliyle Devlet tarafından güvence altına alınan sosyal güvenlik hakkı ve ona bağlı olan prime esas kazancın tespitinde ispatı zorlaştıracak şekilde yazılı delil aranmasının sosyal güvenlik hakkını zedeleyerek sigortalılar aleyhine bir sonuç doğuracağı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

 Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

 Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

 Sonuç: A) Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenle, davalı ... vekilinin direnmeyi temyize ilişkin isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,

 

  1. B) Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı .... Gıda Turz. Teks. Dericilik Ev Aletleri İmal. San ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.03.2017 gününde ikinci görüşmeden oyçokluğu ile karar verildi.