ÖZET : 5237 Sayılı Yasanın lehe olduğunun kabulü ile yapılan ceza uygulamasında hırsızlık suçundan ve konut dokunulmazlığını ihlal suçundan, sanığa 765 sayılı yasanın uygulanması sonucu tayin edilen sonuç cezanın sanık lehine olduğunun gözetilmemesi hatalıdır. Hükümlülüğün yasal sonucu olan hak yoksunluklarının seçimlik olmaması nedeniyle 5237 Sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasındaki a-c-d ve e bentlerinin de uygulanması gerektiği gözetilmeyerek karar verilmiş olması da hatalıdır.Kabule göre ise sanık hakkında önceden verilmiş cezadan daha ağır ceza verilemeyeceği kuralının gözetilmememesi de hatalıdır.
DAVA : Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan CMK`nun 253-254. maddeleri uyarınca uzlaşma hükümleri değerlendirilmeden mahkumiyet kararı verilmiş ise de, bozma kararı sonrası yapılan yargılamada sanığın ek savunmasının alınması amacıyla yazılan talimatların, çıkarılan tebligatların sanığın adresten ayrılması ve yeni adresinin tespit edilememesi nedeniyle iade olması sonucu sanığa ulaşılamaması nedeniyle mahkemelerince bila ikmal iade edilmesi ile müştekinin duruşmaya çağrı davetiyesinde köyden adres bırakmadan ayrıldığının belirtilmiş olması karşısında, CMK`nun 254/1. ve 253/6. maddeleri gözetilerek kovuşturmanın uzlaştırma yoluna gidilmeksizin sonuçlandırılabileceğinin belirtilmiş olması karşısında, tebliğnamenin 2 nolu bendine iştirak olunmamıştır.
Sanık hakkında TCK 142/1-b maddesi gereğince tayin edilen 2 yıl hapis cezasına, gece nedeniyle TCK 143 maddesi gereğince 1/6 oranında arttırım yapılırken 2 yıl 4 ay hapis yerine, 2 yıl 4 ay 24 gün hapis olarak hatalı hesaplanması, sonuç cezanın doğru hesaplanması karşısında mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- 5237 Sayılı Yasanın lehe olduğunun kabulü ile yapılan ceza uygulamasında sanığa hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK`nun 142/1-b, 143, 62. maddeleri uygulanarak 1 yıl 11 ay 10 gün hapis ve konut dokunulmazlığını bozma suçundan aynı yasanın 116/4, 62. maddeleri uygulanarak 10 ay hapis cezası tayin edildiğinin anlaşılması karşısında; 765 sayılı TCK`nun 493/1, 59. ve 81/2. maddelerinin uygulanması sonucu tayin edilen sonuç cezanın sanık lehine olduğunun gözetilmemesi,
2- Hükümlülüğün yasal sonucu olan hak yoksunluklarının seçimlik olmaması nedeniyle 5237 Sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasındaki a-c-d ve e bentlerinin de uygulanması gerektiği gözetilmeyerek, sadece 53/1-b bendinde belirtilen haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmiş olması,
Kabul ve uygulamaya göre,
3- 18.12.2003 tarihli hükme yönelik aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle yeniden kurulan hükümde, sanık hakkında önceden verilmiş cezadan daha ağır ceza verilemeyeceği gözetilmeden, 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK 326/son maddesine aykırı davranılması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık İ. müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak bozulmasına, 19.10.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat