Loading...
09.08.2022

Tebligat Usulsüzlüğü

T.C. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 
Esas: 2017/ 27733 
Karar: 2017 / 17473 
Karar Tarihi: 05.07.2017


ÖZET: Uygulama konusu kanun hükmü hakkındaki Anayasa Mahkemesi iptal kararının yayımlanmış olması nedeniyle hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekir. Bu husus bozmayı gerektirse de söz konusu yasaya aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
(5237 S. K. m. 52, 53, 157, 204) (5271 S. K. m. 232) (7201 S. K. m. 20) (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. 29) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)
 
Dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkûmiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
 
Eski hale getirme talebiyle birlikte temyiz isteğinde de bulunulması halinde, eski hale getirme talebi hususunda karar verme yetkisi Yargıtay`ın ilgili dairesine ait olduğundan ve sanığın 15.12.2016, 26.12.2016 ve 02.01.2017 tarihli dilekçelerinde, tebliğin usulsüzlüğünden bahisle eski hale getirme talebiyle birlikte dosyanın tekrar gözden geçirilmesi isteğiyle temyiz iradesini de ortaya koyduğundan, mahkemenin sanık hakkında eski hale getirme talebinin reddine ilişkin verdiği 04.01.2017 tarih ve 2011/185 E, 2011/248 K sayılı ek kararın hukuki değerden yoksun bulunduğu kabul edilip bu karar kaldırılmak suretiyle yapılan incelemede;
 
Sanığın yokluğunda verilen kararın aynı konutta birlikte oturduğu, tebligatı almaya ehil olan kardeşine 14.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, fakat 7201 sayılı Tebligat Kanunu`nun 20. ve Tebligat Kanunu`nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 29. maddesine göre tebliğ memurunun, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını tebliğ tutanağına yazması gerektiği halde tebliğ tutanağında buna ilişkin şerhin bulunmadığı, bu nedenle yapılan bu tebliğ işleminin geçersiz olduğu anlaşılmakla, temyiz talebinin öğrenme üzerine süresinde olduğunun kabulüyle yapılan incelemede;
 
Sanık ...`in daha önce haklarında verilen hükümlerin temyiz incelemesi yapılan ..., ... ve ... ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek şikayetçi ...`a ait çek yaprağını ele geçirip gerçeği ile birebir sahtesini düzenledikten sonra diğer şikayetçi ...`ın satmakta olduğu 80 adet ikinci el bilgisayar alış verişinde kullandıkları, bu çek aracılığı ile bilgisayarları aldıkları, daha sonra ...`a sattıkları, teslimattan sonra çeki kontrol eden şikayetçi ...`in çekin sahte olduğunu anladığı olayda, sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
 
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
 
a- Her iki suçtan kurulan hükümlerde TCK`nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki "velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun" sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemesi ile Anayasa Mahkemesinin, TCK`nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin hükümden sonra 24.11.2015 günlü Resmi Gazete`de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,
 
b- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan gün karşılığı belirlenen adli para cezasının, paraya çevrilmesi sırasında uygulama maddesi olarak TCK`nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle, CMK`nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,
 
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun`un 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK`un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK`nın 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin bentlerin çıkartılarak yerine "sanıkların, 5237 sayılı TCK`nın 53. maddesinin 1.fıkrasının a, c, d, e bentlerinde belirtilen haklarından, mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise 1-c bendindeki haklardan koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına" yazılması ile hükmün ilgili kısmına "bir günü" ibaresinden önce gelmek üzere "bu cezanın TCK`nın 52/2 maddesi gereğince" yazılması suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK  ONANMASINA, 05.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.