Loading...
08.06.2022

Mal Paylaşımı Davası

T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 
E. 2016/18019
K. 2017/7562
T. 20.6.2017

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay`ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.05.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... bizzat ve vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı ... vekili, davalının ev hanımı olup evlilik birliği içinde hiç çalışmadığını, davacının tarafların evlilik tarihinden boşanma tarihine kadar Amanyada çalıştığını ve kazandığı birikim ile malvarlığı edindiğini, davacının iyi niyeti nedeni ile taşınmazların davalı adına tapuya tescil edildiğini, ancak davalının Keçirörende satın alınan iki adet daire ve bir adet dükkanı mal kaçırmak amacıyla müşterek çocuk ...`e devrettiğini açıklayarak edinilmiş malların tasfiyesi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak suretiyle 10.000,00 TL katılma alacağının faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 03.12.2015 tarihli harcını yatırdıkları dilekçeyle talep miktarını 260.000,00 TL olarak arttırmıştır.
Davalı ... vekili, müvekkilinin ev hanımı olduğunu, davacının 2003 yılında Alman bir bayanla kaçarak evi terkettiği ve bir daha geri gelmediğini, Alman devletinin verdiği yardım ile geçimlerini sağlamaya çalıştıklarını, müşterek çocuk ...`in evli olup engelli bir çocuğu bulunduğunu, davaya konu edilen taşınmazların ... adına ancak Türkiyeye gelemediği için annesi davalı tarafından gelerek satın alındığını, taşınmazların parasının ...e çocuğu için devlet tarafından ödenen yardımlar ve yakın akrabaların verdiği paralar kulllanılarak satın alındığını, bu taşınmazların alımında ne davacının ne davalının hiçbir katkısı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dosya kapsamı, toplanan deliller, kesinleşen boşanma ile tanıma kararı, tapu kayıtları, tanık anlatımları, keşif, inşaat bilirkişi ve dosyadaki delillere uygunluk gösteren hesap bilirkişisi raporları ve tüm dosya kapsamı ile davacı ...`deki taşınmazlar sebebiyle raporda belirtilen miktarda katılma alacağı olduğu kanaatına varılmakla davanın kabulüyle 260.000,00 TL`nin karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı istemine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara dair borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin(TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır(TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa`dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m). Edinilmiş malı tanımlayan aynı Kanun`un 219. maddesi `` Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı sebebiyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.`` şeklindedir. Her ne kadar edinilmiş malların ne olduğu Yasa`da tahdidi olarak sayılı değilse de, bir malın edinilmiş mal olup olmadığının belirlenmesinde mal rejimine dair diğer hükümlerinde dikkate alınması gereklidir.
Somut uyuşmazlık incelendiğinde, taraflar, 29.09.1983 tarihinde evlenmiş, Almanya ... yerel Mahkemesine açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün 10.06.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Yabancı mahkeme ilamının tanınmasına dair karar 02.02.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Mal rejimi yurt dışında boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK`nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Kanun`un 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime dair hükümler uygulanır (TMK 179.m). Tasfiyeye konu edilen taşınmazlardan ... ada ... parsele kayıtlı 7 ve 8 numaralı bağımsız bölümler 06.09.2005 tarihinde, ... ada ... parseldeki 7 numaralı bağımsız bölüm ise 28.02.2006 tarihinde satış suretiyle davalı ... adına tapuda tescil edilmiş, her üç taşınmazda 29.08.2007 tarihinde satış gösterilerek müşterek çocuk dava dışı .. adına tescil edilmiştir. Dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları, tapu, nufus kayıtları ve Alman Mahkemesi`nin tercüme edilmiş boşanma, nafaka ilamları, davalı yanın akrabaları tarafından yapılan ödemelere dair belgeler ve diğer tüm evraklardan davacı ve davalının 2004 yılından beri fiilen ayrı yaşadıkları, her iki tarafında kabulünde olduğu üzere davalının evlilik birliği içerisinde hiçbir işte çalışmadığı, ev hanımı olup geliri bulunmadığı, davalı ...`nün Alman mahkemelerinde davalı aleyhine 2004 yılında tedbir nafakası davası açtığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı 2007 yılına kadar tarafların bir araya gelmediği hususu sabit olup, taşınmazların davalı yanın akrabalarından toplanan paralar kullanılarak engelli çocuğu bulunan dava dışı ... adına olmak üzere satın alındığı anlaşılmaktadır. Söz konusu taşınmazların evlilik birliği içerisinde eşler tarafından bedeli ödenerek satın alınan malvarlığı olmadığının, başka bir anlatımla Kanun`un çizdiği tanım çerçevesinde edinilmiş mal olmadıklarının kabulü gerekir. Dava konusu taşınmazların bir süre davalı adına tescil edilip sonradan asıl sahip dava dışı ...`e devredilmesi bu belirlemenin aksinin bulunduğunun kabulünü gerektirmez.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde taşınmazlar edinilmiş mal kabul edilerek davacı lehine alacağa hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda çıklanan sebeplerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK`nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK`nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti`nin ...`den alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan ...`a verilmesine, taraflarca HUMK`nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.