Loading...
09.08.2022

Tebligatın Bizzat Borçluya Yapılması

T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 
Esas: 2017/ 6488 
Karar: 2017 / 11288 
Karar Tarihi: 25.09.2017

ÖZET: Takip dosyası incelendiğinde, borçluya davetiyenin bizzat kendisine tebliğ edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda ise öğrenme tarihini farklı bir tarih olarak bildirdiği görülmektedir. Bu durumda, borçlunun şikayetinde 103 davetiyesi tebligatının usulsüzlüğü iddiasında bulunmadığı da dikkate alınarak, en geç tebliğ mazbatasında yazılı tarih itibariyle icra takibinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, şikayet yedi günlük süreden sonradır. O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin esası incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
(2004 S. K. m. 16) (7201 S. K. m. 32) (YHGK. 05.06.1991 T. 1991/12-258 E. 1991/344 K.)
 
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
 
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde; borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, örnek 7 ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 25.03.2015 olarak düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 25.03.2015 olarak düzeltilmesine, karar verildiği anlaşılmaktadır.
 
7201 sayılı Tebligat Kanunu`nun 32. maddesi gereğince; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." 
 
Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yaptığı itirazın süresinde olduğu nedeniyle takibin durdurulması istemiyle icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğinde olup, İİK`nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.).
 
Somut olayda; takip dosyası incelendiğinde, borçluya 103 davetiyesinin 17.03.2015 tarihinde bizzat kendisine tebliğ edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda ise öğrenme tarihini 25.03.2015 tarihi olarak bildirdiği görülmektedir. Bu durumda, borçlunun şikayetinde 103 davetiyesi tebligatının usulsüzlüğü iddiasında bulunmadığı da dikkate alınarak, en geç 17.03.2015 tarihi itibariyle icra takibinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 25.03.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonradır.
 
O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin esası incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
 
Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366. ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.