Loading...
13.06.2022

İmzaya İtiraz

T.C. Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 
E: 2017/ 1895 
K: 2017 / 5156 
T: 03.04.2017

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlu keşidecinin İİK`nun 168/3. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takip dayanağı bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin durdurulmasını istediği, mahkemece, istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Dosya kapsamının incelemesinde; takibe konu bono ile ilgili olarak;

... Cumhuriyet Başsavcılığı’nca aldırılan 06.03.2014 tarihli ... Laboratuar Müdürlüğü... Raporu başlıklı belgede; takibe konu bonoda keşideci imzasının aidiyeti hakkında müspet veya menfi bir kanaat beyanının mümkün olmadığı, mahkemece aldırılan ve Adli Tıp Kurumu’nca tanzim edilen 25.02.2015 tarihli raporda; takibe konu bonoda keşideci imzasının itiraz eden borçlunun eli ürünü olup olmadığı yönünde bir tespite gidilemediği, yine mahkemece aldırılan 21.08.2015 tarihli üçlü bilirkişi raporunda ise; itiraz eden borçlu adına atılı bulunan imzaların, itiraz eden borçlunun elinden çıkması mümkün ve muhtemel olarak değerlendirilmiştir. 

Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK. nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 E., 2006/231 K. sayılı kararı).

Dosya kapsamında bulunan 06.03.2014 tarihli ve 25.02.2015 tarihli bilirkişi raporlarında; takibe konu senetteki imzaların, itiraz eden borçluya ait olup olmadığının tespit edilemediği, 21.08.2015 tarihli bilirkişi raporunun da kesin kanaat içermediği, dolayısıyla bahse konu bilirkişi raporlarına göre takibe konu bonodaki imzanın borçluya ait olduğu hususu ispat yükü kendisinde olan alacaklı tarafından ispatlanamadığı gibi, son tanzim edilen 21.08.2015 tarihli bilirkişi raporunun 21.09.2015 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, alacaklı vekilinin HMK 281/1. maddesine göre, bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde yapmış olduğu 23.09.2015 tarihli itirazında yeni bir bilirkişi incelemesi de talep etmediği görülmüştür.

O halde mahkemece, imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.