Loading...
05.09.2022

Borçluya Usulüne Uygun İcra Emri Tebliğ Edilmediğinden İcraya Devam Olunarak Borçlunun Malları Haczedilemeyeceği

T.C. Yargıtay  8. Hukuk Dairesi 
Esas: 2013 / 8904 
Karar: 2013 / 14479 
Karar Tarihi: 08.10.2013
 
ÖZET: Borçluya usulüne uygun icra emri tebliğ edilmediğinden aynı Kanun`un 32 nci maddesinde belirtildiği şekilde icraya devam olunarak borçlunun malları haczedilemez. Haczin bu nedenle kaldırılması gerekirken haczedilmezlik şikayetinin esası incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de; sonuçta haciz kaldırıldığından sonucu doğru Mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.(7201 S. K. m. 21) (2004 S. K. m. 32, 33) (Tebligat Tüzüğü m. 28)
 
Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire`ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
 
Borçlu İcra Mahkemesi`ne başvurusunda icra emrinin tebliğ edilmediğini,103 davetiyesinin 10.07.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, haczedilen evin haline münasip evi olduğunu, icra emri tebliğ edilmeden taşınmazın haczedilemeyeceğinden bahisle meskeniyet şikayetinin kabulüyle haczin kaldırılmasını talep etmiştir.  Mahkemece meskeniyet şikayetinin esası incelenerek bilirkişi incelemesi yaptırılarak haczin kaldırılmasına karar verilmesi üzerine hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
 
Borçluya çıkarılan ve üzerinde “mernis adresidir” şerhi yazılan 08.06.2011 tebliğ tarihli tebligatın “Tebligat Kanunu 21 inci maddeye göre mahalle muhtarı Yılmaz Kahraman imzasına tebliğ edildiği” bildirilmiş ise de 7201 SK`nun 21 inci maddesine göre yapılan tebligatlarda aranacak Tebligat Tüzüğü`nün 28 inci maddesi koşullarına uyulmadığından bu tebligat usulsüzdür.  Bundan sonra yeniden borçlunun mernis adresi olduğu bildirilen adrese 10.07.2012 tarihinde 103 davetiyesi tebliğ edilmiştir. Borçlu takipten bu davetiyeyle haberdar olmuştur ve haczedilen evinin mesken olarak haline münasip olduğunu, haczedilemeyeceğini bildirerek İcra Mahkemesi`ne başvurmuş ise de aynı dilekçede kendisine icra emri tebliğ edilmeden taşınmazına haciz konulmasının mümkün olmadığını bildirerek de haczin kaldırılmasını istemiştir.
          
İİK 33 üncü maddesinde düzenlen  ``icra emrinin tebliğ üzerine borçlu 7 gün içinde dilekçeyle İcra Mahkemesi’ne başvurarak borcun zamanaşımına uğradığını veya ihmal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir`` hükmünden de anlaşılacağı üzere borçlunun icra emrine ve muhtevasına itiraz süresinin başlangıcı, borçlunun öğrenme tarihi değil, kendisine icra emri tebliği tarihinden itibaren başlatılabilir. Borçluya usulüne uygun icra emri tebliğ edilmediğinden aynı Kanun`un 32 nci maddesinde belirtildiği şekilde icraya devam olunarak borçlunun malları haczedilemez. Haczin bu nedenle kaldırılması gerekirken haczedilmezlik şikayetinin esası incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de; sonuçta haciz kaldırıldığından sonucu doğru Mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.
 
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının   reddiyle Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428 inci maddeleri uyarınca ONANMASINA, taraflarca HUMK`nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK`nun 366/3 üncü maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 08.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.